Öne Çıkanlar Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Nitelikli Personel 2024 Yılı Nisan Ayı Yay Burcu Aşk Yorumu A101 26 Ocak 2024 Aktüel Ürünler uzman yardımcısı

Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı Raporu

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Bugün burada, Türkiye’nin geleceğine tesir edecek çok önemli bir konu olan doktora öğretimini ele alacağız. Bu toplantı vesilesiyle doktora öğretiminin mevcut durumunun iyileştirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulunmak ve atılması gerekli elzem adımları hayata geçirmek için bir fırsat oluşturmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Yükseköğretim Kurulu Başkanı olarak Türkiye’deki yükseköğretimi ilgilendiren her konunun nesnel bir zeminde ve veriye dayalı olarak tartışılmasını arzu ediyorum. Bu çerçevede yükseköğretimdeki tüm paydaşların görüşlerini, eleştirilerini ve tekliflerini dinlemeyi önemsiyorum. Bu kapsamda düzenleyeceğimiz bir dizi çalıştayın ilkini bugün sizlerin iştirakiyle gerçekleştiriyoruz.

Hacettepe Üniversitesinin ev sahipliğinde, Başkanlığımızca düzenlenen “Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı”na hepiniz hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamanın memnuniyeti içerisindeyiz. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Şunu açıkça ifade etmek isterim ki Türkiye’nin genç nüfus yapısı, her yıl artan yükseköğretim talebi, ekonominin ihtiyaçları ve genel olarak Türkiye’nin stratejik konumu çerçevesinde ortaya çıkan fırsatlar ve tehditler dikkate alındığında, yükseköğretim kurumlarına büyük sorumluluklar düşmektedir. Bizler bu sorumlulukların bilincindeyiz. Ancak bu sorumlulukları yerine getirmede birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Biz bu sorunların da farkındayız. Yükseköğretim kurumlarından beklentilerin yüksek olduğunu biliyoruz. Bu sorunları yok saymayı değil, sorunların çözümü için çabalamayı anlamlı görüyoruz.

Türkiye’de yükseköğretimde, başta kalite olmak üzere hiçbir meselenin göz ardı edilmesine müsaade edemeyiz. İşte bu anlayışla, müfredat, sınavlar, bilimsel çalışma usülleri, tez izleme jürileri, yazım kuralları ve mülakatlar gibi pek çok süreci bir bütün olarak görüyor ve doktora öğretimine daha yüksek nitelik kazandırmak üzere bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz.

Doktora düzeyinde verilen eğitimin, ülkelerin nitelikli insan kaynağı teminindeki rolü bugün bütün uzmanlarca ortaya konan bir gerçektir. Bu toplantıda ele alınacak doktora öğretimi konusunu, Türkiye yükseköğretim sisteminin kalitesini artırmada en önemli sacayaklarından biri olarak görüyor ve en üst düzeyde sahipleniyoruz.

Yükseköğretimdeki uluslararası rekabetin her geçen gün arttığı küresel bir dünyada, Türkiye yükseköğretim sisteminin en stratejik meselelerinden biri, doktora öğretiminin kapasitesini ve niteliğini artırmaktır. Bu stratejik önemden hareketle, bilgiye ve ileri teknolojiye dayalı küresel ekonomik rekabet ve ilişkilerde tüm ülkeler, nitelikli akademik insan kaynağı temin etme yarışındadır. Bunun yanı sıra kendi yetiştiremediği veya mevcut gelişmiş insan kaynağının yetmediği durumlarda kimi devletler ise başka ülkelerin nitelikli beşeri sermayesini ithal etmekten ve kendi ülkelerini cazibe merkezi haline getirmekten geri durmamaktadır. Küresel rekabet sadece iktisadi olarak, emtia mübadelesi üzerinden değil ayrıca uluslararası niteliklere sahip insan kaynaklarını celp etme mücadelesi üzerinden cereyan etmektedir.

Bugün küresel, iktisadi, siyasi, kültürel ve bilimsel rekabetin aldığı şekil ve cereyan ettiği sahaların değişimi dikkate alındığında dünyanın en gelişmiş yükseköğretim kurumları artık sadece eğitim veren kurumlar gibi dar bir misyonla hareket etmemektedir. Dahası kendilerine çok daha geniş ve çeşitli misyonlar biçmek suretiyle faaliyet göstermektedir.

Burada hem mahalli olanı yeniden tanımlayan, ulusal ekonomik gelişmeye yön veren hem de uluslararası arenada çevre sorunları, göçler, açlık, kıtlık ve savaşlar gibi fevkalade zor sorunların çözümünde mensuplarıyla çözüm arayan ve teklifte bulunan kurumlardan söz ediyorum. Bu kurumlara sözünü ettiğim işlevleri kazandıran hiç şüphesiz muhtelif uzmanlık alanlarında çok iyi yetişmiş, yabancı dillere vakıf, yenilikçi, tahlil edici yetenekleri çok güçlü, araştırma ve yayın kapasitesi yüksek araştırmacılardır. 

Bugün yükseköğretim kurumlarının, araştırma merkezlerinin, kamu ve özel kurumlardaki ileri araştırma birimlerinin araştırmacılardan beklentileri yüksektir. Doktora mezunu kişilerden en azından çalışma ve öğrenme ortamlarında kuram, uygulama, yöntem ve tekniklere ilişkin uzmanlık düzeyinde sistematik bilgiye sahip olmaları beklenmektedir.

Bu kişilerden ileri düzeyde araştırma veya yenilik gerektiren alanlarda karşılaşılan karmaşık sorunlara çözüm üretmeleri, bunun yanı sıra mevcut bilgiyi veya mesleki uygulamayı genişletmeleri, beceri bakımından, beklenen vasıflar içindedir. Nihayetinde, bu kişilerden çalışma veya öğrenme ortamlarında ileri düzeyde yeni fikirler ve süreçler geliştirebilmeleri de istenmektedir. 

OECD raporları ve Türkiye yükseköğretim sistemi üzerine yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalarda ciddiyetle vurgulandığı üzere, üniversitelerimizde öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayıları OECD ortalamalarının çok gerisindedir. Daha net ifade edecek olursak, Türkiye’nin nitelikli öğretim elemanı açığı hala devam etmektedir.

Türkiye’nin kendi ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri bakımından ihtiyaç duyduğu nicelik ve nitelikte öğretim elemanı sağlaması için doktora öğretiminin mevcut halinin iyileştirilmesi zorunludur. İyileştirmeden maksadımız, ülkemizin kalkınma planlarında da ifadesini bulan öncelikli gelişme alanlarında bilgi ve teknoloji üretimine yüksek katkı sağlayacak araştırmacıların yetiştirilmesini temin etmektir. Bunun yanı sıra kaliteli araştırma ile birlikte araştırmacı sayısını yükseltmektir. Bugün itibarıyla lisansüstü öğretimimizin en çarpıcı çıktılarından biri de ülkenin gelişim temposuna nispetle araştırmacı sayısının azlığıdır. Diğer yandan Türkiye’deki doktora mezun sayılarımız, kurum sayısı ve çeşitliliği ile toplam ülke nüfusu dikkate alındığında da düşüktür. Nitekim bu gerçek diğer ülkelerle mukayese edildiğinde daha da çarpıcı hale gelmektedir. Türkiye’de yıllık doktora mezun sayısı 8 bine yaklaşırken, Fransa’da bu sayı 13 bin, Japonya’da 16 bin, Almanya’da 29 bin, Birleşik Krallık’ta 29 bin, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 74 bindir.

Mukayese etmek bakımından Hollanda’yı ele almak isterim. Hollanda 2000-2020 yılları arasında 33.673 kadın ve 43.575 erkek olmak üzere toplam 77.248 doktora mezun vermiştir. 2020 yılında nüfusu 17.407.585 olan Hollanda 20 yıl içinde nüfusunun binde 5’ini doktoralı yapmıştır. 2020 yılı itibarıyla bu ülkenin 25-34 yaş grubunun ise binde 4,46’sı doktoralıdır.

Ülkemizde ise 2000-2021 yılları arasında 49.715 Erkek 39.901 Kadın olmak üzere toplam 89.616 doktora mezun etmiş bulunuyoruz. Yirmi yıl içindeki toplam doktora mezunumuzu nüfusa oranladığımızda toplam nüfusun sadece on binde 1’i kadar mezun ettiğimizi anlıyoruz. 2020 yılı itibarıyla Türkiye’nin nüfus piramidinde 25-34 yaş grubunda yer alan genç sayımız 12.689.848’dir. Bu yaş grubuna 2020 yılı doktora mezunlarını oranladığımızda ise on binde 6 doktora mezunumuz olduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da ise sayısı 10.146.277 olan ilgili yaş grubuna düşen doktora mezunu sayısı yaklaşık binde 3’tür.

Çok değerli konuklar, bu rakamlar Türkiye’yi bazı gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde açıkça görüldüğü üzere düşüktür. Bu düşüklüğü ifade etmekle birlikte, doktoralı araştırmacıların miktarını sadece sayısal verilerin mukayeseli analizine bakarak artırmak cihetine gitmek konusunda tüm tarafları temkinli olmaya davet ederim. Ülkemizin bu sahaya hasredeceği beşeri ve mali kaynakların, gelişim tempomuzu hesaba katmak suretiyle bir planlamasını yapmak çok daha rasyonel ve etkin olacaktır. Hiç şüphe yok ki doğru bir planlama ve gerçekçi öngörülerle doktoralı araştırmacı sayılarını zamanla yükseltmemiz en önemli hedeflerimizden biridir.

Doktoralı araştırmacıların sayısının öneminin yanı sıra bilgi ekonomilerinde, üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının arasındaki keskin çizgilerin ortadan kalkmaya başladığına da tanıklık ediyoruz. Gerek üniversitelerin bir üretim merkezi işlevi gördüğü gerekse de iş dünyasının/endüstrinin birer eğitim ve araştırma merkezine dönüştüğü bir süreçte, doktora mezunlarını üniversitelerin dört duvarı arasına hapsederek yapılan hesaplamalar geleceği ıskalamak anlamına gelebilecektir. Ayrıca, doktora mezunlarının sadece akademik bir kariyer odağında meslek icra ettiği konusundaki yanlış ön kabul, ülkelerin ihtiyaç duyduğu yetişmiş doktora mezun sayısı gibi eksik hesaplamaları ve geleceğe yönelik yanlış projeksiyonları da beraberinde getirmektedir. 

Teknoloji ve AR-GE alanlarında yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan online öğretim fırsatları, uluslararasılaşmanın yükseköğretim sistemlerine getirdiği esneklik ve fırsatların yanında,
yükseköğretim sistemlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli akademik personel konusunda giderek artan bir ihtiyaç artık daha fazla göze çarpmaktadır. İnovasyon ve ekonomik gelişme için, ileri düzeyde bilimsel araştırmaların değeri her geçen gün artmaktadır. Diğer taraftan, yükseköğretim sistemleri açısından bir fırsat olarak görülen ulaşım ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile artan uluslararasılaşma fırsatları, sahip olunan nitelikli insan kaynağını koruma ve elde tutma konusunda da bazı tehditler doğurabilmektedir.

Şunu da eklemek isterim ki, uluslararası veriler, Türkiye’de beşeri sermayemizin ileri düzeyde araştırma yürütme, araştırma sonuçlarını yayınlara, patentlere ve projelere dönüştürmede zorluk yaşadığını göstermektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin aynı anda hem yükseköğretim sisteminin ihtiyaç duyduğu doktoralı insan kaynağını nitelikli bir şekilde yetiştirmesi hem de diğer sektörlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak doktora programlarını geliştirmesi gereklidir.

Bu konuda atılması gereken adımları ivedilikle bugün atmak zorundayız. Aksi takdirde bunun getireceği maliyeti, gelecek kuşakların üzerine bir yük olarak sunmak, sistemi içinden çıkılmaz bir problemler yumağına dönüştürebilir. Bu kapsamda Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni adımlar atmaya başladığımızı da bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim.

Geçen hafta Resmi Gazete’ de yayınlanan “Tıp-Bilim Doktorası Bütünleşik Programı Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği” sayesinde, artık Türkiye’deki başarılı bir tıp fakültesi öğrencisi, bir taraftan tıp fakültesinde öğrenimine devam ederken diğer taraftan temel bilim alanları başta olmak üzere bir bilim alanında doktora yapma imkanına sahip olacaktır. Programı bitiren tıp fakültesi mezunlarının iyi bir hekim olmasının yanı sıra bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayacak başarılı bir bilim insanı olmalarını hedefliyoruz. Tıp fakültesindeki başarılı öğrencilerimizin öğrencilikleri devam ederken, iyi bir bilim insanı olmak için gereken araştırma ve geliştirme becerilerini kazanmalarını önemsiyoruz. Sözünü ettiğimiz yönetmelik nitelikli insan kaynağını teşvik etmek amacıyla yapacağımız düzenlemelerden sadece bir tanesidir. Benzer programları zamanla tanıtmak ve ilerleyen süreçte daha da geniş kapsamlı ve esnek bir şekilde sunmak en büyük hedefimizdir.

İkincisi, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarının enstitüleri farklı tez yazım kılavuzlarını izlemektedir. Farklı alanlara yönelik ve farklı geleneklerden beslenen kılavuzların veya akademik yazım stillerinin olması normaldir. Biz bunu makul ve kimi alanlarda zorunlu da karşılıyoruz. Bununla birlikte, uluslararası kabul görmüş akademik yazım stillerini dikkate alan ve alan farklılıklarını gözeten, tez yazanlara yardımcı olacak bir rehber ihtiyacı söz konusudur. Bu kapsamda, “YÖK Tez Yazım Rehberi” nin hazırlanması için çalışmaya başladığımızın müjdesini buradan paylaşmaktan memnun olduğumu belirtmek isterim.

Böyle bir rehber, üniversitelere sadece kılavuzluk etmesi amacıyla ve esnek bir öneri seti olarak hazırlanacaktır. Bir tezin başlığından başlayıp, kaynakçasına kadar tüm hususlara ilişkin bir çerçeve kılavuz hazırlayacağız. Bu sayede, akademik yazma derslerine de kaynaklık teşkil edebilecektir. 

Bugünkü çalıştayın doktora öğretiminin iyileştirilmesi konusunda, yeni dönemdeki yol haritamızın oluşturulmasına yüksek katkı sağlayacağına inanıyorum. YÖK temsilcileri, enstitü yöneticileri, araştırma görevlileri ve ilgili öğretim üyelerinin bir araya geldiği ve farklı alanları temsilen 240 paydaşın katılımıyla gerçekleştireceğimiz çalıştayda, lisansüstü program açma ölçütlerinden, idari süreçlere, öğretim ve danışmanlık süreçlerinden, tez süreçlerine kadar birçok konu, kapsamlı bir şekilde ele alınarak, önerilerin geliştirilmesini mümkün kılacaktır.

Bu önemli çalıştayda siz değerli bilim insanlarının, ifade ettiğimiz meselelerde tecrübelerinizi, eleştirilerinizi ve tekliflerinizi dinleyeceğiz. Hiç şüphe yok ki bu meselelerde ortaya koyacaklarınız hepimiz için yol gösterici olacaktır. Benim lisansüstü ve bilhassa doktora öğretimine dair üzerinde düşündüğüm idari, hukuki ve kurumsal süreçlerin ötesinde doktora öğrencisin psikolojisine dair zihnimi meşgul eden sorularım var. Bilmiyorum, bu toplantıda ne ölçüde meselenin bu veçhesine temas edilir. Doktora bir açıdan bir ihtisas alanı ise bu alan, adayından bir adanmışlık bekler. Bu adanmışlık bir ömrün bir araştırma sorusuna, problemine veya bunun çözümüne vakfedilmesi demektir. Acaba biz öğrencilerimize bir ilmi merakın, bir sorunun peşinde bir ömür harcamanın ne kadar kıymetli olduğunu gösterebiliyor veya sergileyebiliyoruz. Bilgi için ömür adamak öğretilebilir veya sevdirilebilir mi?

Toparlayacak olursam, bugün Türkiye’deki doktora öğretimini ele alacağımız bu çalıştayda bir araya gelen siz değerli katılımcılarımıza şimdiden katkı ve destekleriniz için teşekkür eder, buradan çıkacak sonuçların yükseköğretim sistemimize fayda sağlamasını dilerim. Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunarım.'' dedi.

Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı Raporu

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.