KamuMeb

EYT'de Tek Tip Düzenleme

EMEKLİ - SGK

5 Ekim 2022 tarihli TRT Haber Canlı Yayını'na konuk olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT düzenlemesine ilişkin ayrıntıları paylaştı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ''Yaptıklarımız ve yapmak istediğimiz konuların hepsi, büyük bir çoğunluğu bu zor aşamada gerçekleştirildi veya gerçekleştirilmek üzere. Nedir bu dönem? Dünyadaki ekonominin büyük bir çalkantıya girmesi, dünyada küresel ölçekte ekonomik krizini ortaya çıktığı belli alanlar var; ham madde kaynaklarının üretim merkezlerine, üretim alanlarına gitmesinde ortaya çıkan sorunlar. Biz Çalışma Bakanlığıyız, her şeyden önce emekçileri korumak, bu olumsuz tablonun çalışma hayatına yansımasını kontrol altına almak zorundayız. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın çok sık söylediği bir söz var: ‘Çalışanlarımızı ve emekçilerimizi enflasyonun baskısına karşı koruyacağız, enflasyona ezdirmeyeceğiz’. Elbette enflasyon her şeyden önce kendi gelirlerini kendileri düzenleyemeyen, kontrol edemeyen, doğrudan doğruya ücretlerin hayatını tahrip etmektedir ve ücretlerin sadece ekonomik değil toplumsal sorumluluklarını da tahrip eden negatif etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bütün bunların karşısında biz emekçileri, çalışanları, emeklileri korumak durumundayız. Bunun için reform niteliğinde değişimlere dünden daha çok ihtiyaç var.

Yüzde 50 oranında bir zam yapılmış olması değil, orada yapılan devrim diyebileceğimiz bir adım atıldı. Sadece asgari ücretlilerde değil asgari ücret düzeyinde bütün ücretlerin gelirlerinin vergi dışı bırakılması tarihsel bir şeydir.

Kamu çalışanlarının emeklilikleri bilhassa ek gösterge rakamlarıyla belirleniyor. Emekli kelimesi Türkçe’de çok güzel bir kelimedir. Emeğini vermiş, artık kendi özel hayatına dönmüş insan demek, değil mi? Onlar o emeği kamuya vermiş, emeğini kendisi için, ailesi için, ülkesi için harcamış insanların emeklilikte rahat etmesi lazım. Onlarla ilgili köklü bir düzenleme yaptık. Yaklaşık 6 milyon insanı etkileyen, 6 milyon insanın emeklilik döneminde rahat etmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. Yılbaşı itibariyle de geçerli olacak ama kapsamı oldukça geniş tutuldu.

99’da Türkiye’de o zamanki adıyla reform denilen bir uygulama yapılmış. Onun anlamı şu: O tarihten önce işe başlayanlarla o tarihten sonra işe başlayanlar arasında kademeli olarak bir düzenleme yapılmış, ama 99’dan önce işe başlayanların emeklilik için gerekli olan şartları 99’dan sonra değiştirilmiş. Türkiye’de ortalama hayat süresi uzadı, emeklilik sisteminin onu finanse edebiliyor olması lazım. Bizim emeklilik sistemimizde aktüeryal dengesi denilen bu denge bozulmuş ama bunu bir şekilde düzeltmemiz lazım. Bunun şartlarını belirleyen faktörlerden birisi hayat süresinin uzaması, diğeri de nüfus yapısındaki değişme, yaşlanma. Türkiye nüfusu hızlı bir şekilde yaşlanıyor, maalesef böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Biz burada, 99 öncesi işe girmiş olanların emeklilikte karşılaştıkları, yaş sorunu yüzünden karşılaştıkları sorunun çözümüne dönük tek tip bir düzenleme hazırlığı içerisindeyiz. Aralık’ta Meclise intikal ettireceğimizi kamuoyuna açıkladık.

Türkiye’ye yansıyan çok önemli bir sorun var; enflasyon. Türkiye’nin bu enflasyonu aşması lazım. Enflasyonun meydana getirdiği bütün sorunları, sosyal sorunları, bizim alanımıza giren sosyal sorunları yaptığımız düzenlemelerle aşacağız ama ekonomik olarak da Türkiye’nin bu sorunu çözmesi lazım. Türkiye bu sorunu ekonomide büyüyerek çözecek. Büyümenin dışında nasıl bir çözüm olabilir? Batı şu anda küçülerek, ekonomiyi soğutarak çözülmeyi yaşıyor. Uluslararası kurumlar bu yaklaşımın yanlış olduğunun altını çiziyorlar. Küçülmenin sonucu işsizliktir, daha az üretimdir, milli gelirin daha az paylaşılmasıdır. Büyüme rakamlarını analiz ettiğiniz zaman, enflasyonist ortamlarda enflasyona küçülerek, ekonomiyi soğutarak cevap verilen ortamlarda şu görülür: Finansal sermaye üretken sermayeden daha hızlı büyür. Bu finans kapitalin aslında ekonomiyi kontrol altına alması, baskın hale gelmesi demektir. Dolayısıyla bu Türkiye’nin yürüteceği bir yol değildir zaten Türkiye’nin bu anlamda gelişmiş bir finansal kapitali yoktur. Türkiye’deki finansal kapitalin de böyle bir ortamda duruma hakim olması Türkiye’deki bütün dengelerin daha da bozulması, daha fazla işsizlik, yoksulluk, küçülme, az üreten bir ülke olması demektir. Dolayısıyla milli gelirin azalmasının sosyal refaha etkisi de daha düşük olacaktır. Türkiye’nin yapmak istediği şey gayet açık, büyüyerek bu sorunu aşmak; onun da şartları var. Türkiye’nin milli gelir artışı, büyüme hızı iç talepteki büyümeden daha hızlı olmalıdır, yani Türkiye’nin ihracatının daha hızlı bir şekilde artması. Bunun da şartları var vesaire, Türkiye bunlarla uğraşıyor. Bunun için Türkiye’nin istihdam yaratması lazım.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.