KamuMeb

İstihdam Engelliler İçin Yaşamsal En Temel Haktır

ENGELLİ - EKPSS

Türkiye Engelliler Meclisine Doğru Kars İl Başkanı Caner Kaya, engelliler, engelli yakınları ve engelli haklarını savunan sivil toplum örgütleri olarak, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü, bir kutlama ve savunuculuk fırsatı olarak görmediklerini söyledi.

3 Aralık Dünya Engelliler Gününün, engellilerin anayasal haklara erişilebilirlik ve bağımsız yaşama dair taleplerinin, gerçekçi ve sürdürülebilir bir engelli politikasının seslendirildiği evrensel bir mücadele günü olduğuna dikkat çeken Türkiye Engelliler Meclisine Doğru Kars İl Başkanı Caner Kaya, Türkiye Engelliler Konfederasyonu’nun kamuoyu ile paylaştığı ortak basın açıklamasını Kars kamuoyu ile paylaştı ve engelli nüfusuna dair güncel ve kapsamlı veri olmadığına dikkat çekti.

Türkiye Engelliler Meclisine Doğru Kars İl Başkanı Caner Kaya, “engelli nüfusu net olarak bilinmemekle birlikte, Türkiye’de engelli sayısına ilişkin belirli araştırma sonuçları mevcuttur. 2002 yılında TÜİK tarafından bu sayının nüfusu yüzde 12,29’u olduğu ifade edilmiştir. Ancak sonraki yıllarda tüm nüfusu kapsayan bir araştırma veya sayım yapılmadığı için bizler an itibariyle güncel engelli sayılarını bilemiyoruz. Bakanlığın 2016 yılındaki Türkiye Sağlık Araştırması sonuçları da tam bir sayı vermemektedir. Eksik ve yetersizde olsa tüm bu araştırmalar gösteriyor ki Türkiye de yaşayan engelli sayısı nüfusun yüzde 10’undan az değildir. Engellilerin sayısal veri tabanını oluşturmak için ciddi ve kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır.

Milyonlarca engelli eğitim, sağlık, istihdam ve erişilebilirlik gibi yaşamsal haklara ulaşamazken; 1 Trilyon 346 Milyar 139 Milyon TL’lik merkezi bütçenin sadece yüzde 1,6’sı engellilikle ilgili tahsis edilmiştir. Bu yaklaşım engellilerin ve ailelerinin toplam nüfus içerisindeki ağırlığı ile orantılı olmadığı gibi var olan sorunlara da kalıcı ve yapısal çözümler öngörülmediğini göstermektedir. 2021 yılının tüm engellileri kapsayacak şekilde hakların uygulanmaya başlandığı ve engelliliğe ilişkin yaşamsal, sosyal, kültürel ve kurumsal engellerin azaltıldığı bir yıl olması için 2021 bütçesinin bu perspektifle vakit varken TBMM Genel Kurulu’nda yeniden gözden geçirilmelidir.

Pandemi sürecinde hem özel sektörde hem de kamu alanında engelli istihdamının azaldığı bir dönem yaşıyoruz. TÜİK'in Temmuz 2020 istihdam verilerine göre, Türkiye’de işgücüne katılma oranı yüzde 49,5 iken, çalışabilen engellilerin işgücüne katılım oranı ancak yüzde 22 dir. Bugün için sayısı 8 Bini geçen kamudaki boş engelli kotaları daha fazla beklenmeden doldurulmalıdır. Engellilerin İstihdamı ve kendi işini kurmasına yönelik verilen yasal desteklerin engellilere ulaşması için gerekli düzenlemeler acilen gözden geçirilmelidir.Tüm işyerlerinde engelli çalıştırma oranı en az % 6 olarak belirlenmelidir.

Engellilerin kriz ve salgın karşısında korunması için gerekli tüm tedbirler alınmalıdır Engelliler dahil tüm yurttaşlara ücretsiz aşı için gerekli bütçe düzenlemeleri yapılmalıdır. Engelliler tıbbi cihaz, medikal, ortez, protez ve ilaçlara erişiminde ciddi zorluklar yaşamaktadır. Bu konuda gerekli önlemler alınmalıdır.

Özel eğitim okullarında, özel eğitim sınıflarında ve kaynaştırma eğitiminde okul, sınıf ve eğitimcilere kapsamlı bir engelli haklarına uyum programı uygulanmalıdır. Okul ve sınıfların erişilebilirlik mevzuatından uzak olduğu, müfredat içeriğinde ve sunumunda engellinin esas alınmadığı için engelli öğrencilerin eğitiminde ciddi aksamalar yaşanmaktadır. Sadece engellilere eğitim veren öğretmenlerin değil bir bütün olarak topluma yön veren tüm eğitim camiasının engelli haklarının farkındalığı için uyup programına alınması için planlama yapılmalıdır.

Engellilerin ücretsiz seyahat hakkının uygulamasında dönem dönem ayrımcılığa maruz kaldığı, yakın dönemde TCDD sorununda da gözlemlenmiştir. Yine engellilerin araç alımındaki yasal olarak ÖTV muafiyeti hızla işlevsiz hale getirilmektedir. 2020 yılı içinde araçlardaki ÖTV oranları %150 lere varan oranlarda artırılırken engellilerin araç alma kotası sadece % 9,13 oranında artırılmıştır. Bu haksızlık nerdeyse engellilere ÖTV siz araç alma hakkını ortadan kaldırmıştır. Bunun derhal düzeltilmesi gerekir. 

Bakanlığın idari kayıtlarında “Ağır Engelli” olan kişi sayısı 764 bin 271 kişi olmasına rağmen bu kişilerin bakımı nedeniyle yıllar itibariyle 5510 Sayılı Kanun Md:28/8’den faydalanan kadın sigortalıların sayısı sadece 1757’dir. Engelli bakımını ailelere bırakan ve gittikçe özelleştiren bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Bu bağlamda engelli hizmetlerinde kamunun boşluğunu bin bir emekle dolduran ebeveynlerin sadece maddi olarak değil sosyo-psikolojik olarak da desteklenmesi gerekmektedir.

Engelli aylıklarının ve engelli bakım ücretlerinin belirlenmesinde ailenin değil engellinin kendi geliri baz alınmalıdır. Engellilik toplumsal bir sorundur ve karşımıza çıkan engeller de toplumsaldır. Engelliler ve aileleri bu toplumun bir parçasıdır ve sosyal politikaların önemli bir başlığını oluşturur. Asgari ücret bile açlık sınırının altındayken evde bakım ödeneği ve engelli aylıklarının asgari ücret seviyesine gecikmeden getirilmelidir. Bu bir lütuf değil sosyal adaletin, yurttaş olmanın ve toplum olmanın bir gereğidir.

Engelli haklarının esaslarından birini oluşturan erişilebilirlik başlığında bir seferberlik başlatılmalıdır. Kentsel dönüşüm tartışmalarında ve bütçelerinde engelliliğin evrensel tasarım yaklaşımı ile mutlak kapsamlı bir başlık olarak yerini almasını bekliyoruz. Deprem, yangın ve diğer toplu felaket anlarında engellilerin karşı karşıya bırakıldığı riskleri öngörmeyen bir kentleşme ve yapı politikası insan odaklı değildir. Herkes saniyeler içinde bulunduğu binayı terk etmek durumunda kalırken engelliler ve aileleri o binalara giriş ve çıkışlarda yaşamsal sorunlar yaşıyorlar. Bu kapsamda sadece merkezi yönetim bütçelerinde değil yerel yönetim bütçelerinde de engellilik yaklaşımı dikkate alınmalıdır. Bu sadece engellilerin talebi değil insan onuruna yakışır bir sosyal çevre düzenlemesinin de gereğidir. Her 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde aynı benzer sorunları ifade etmekten ve yıllarca çözümü çok da güç olmayan bu sorunları tartışmaktan engelliler ve aileleri olarak çok yıpranıyoruz. İnsan onuruna yakışır bir iş, eğitim, sağlık ve ulaşım hakkı için erişilebilirlik mevzuatının ve BM Engelli Hakları Sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Bizler engelin bedende olmadığını, toplumsal engeller azaltıldığında ortaya çıkan potansiyeli yaşayarak gören bir kitleyiz. Ülkemizde yurttaş olarak haklarımızın uygulanması için çaba göstermeye devam edeceğiz.

Engelli sorunlarının ciddi anlamda tespiti ve çözümleri konusunda engelliler ve engelli sivil toplum kurumlarıyla iş birliğine gidilmelidir. Kalıcı ve gerçekçi çözümler ancak böyle sağlanabilir." dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.