KamuMeb

Planlanan Her Hizmette "Erişilebilir Mi?" Sorusu Sorulmalı

ENGELLİ - EKPSS

Engelsiz Şehirler Fikir ve Proje Yarışması Ödül Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, önemli açıklamalarda bulundular.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ''Her engel grubunun, engellilik haline bağlı olarak günlük yaşamda tecrübe ettiği kimi zorluklar var. Ancak, engelli bireylerin hayatlarını engellerinden daha çok zorlaştıran bir şey varsa o da erişilemeyen şehirlerdir.

Tabii erişilebilirlik meselesi, hem hizmet alanlarında hem de fiziksel mekanlarda çok boyutlu olarak karşımıza çıkıyor. Mesela, bir web sitesi için gerçekten kullanışlı dememiz için erişilebilirlik standartlarına uygun olması gerekir. Kaldırımlardan park yerlerine, alışveriş merkezlerinden eğlence yerlerine kadar tüm fiziksel mekanlar, tüm engel grupları düşünülerek tasarlanmalıdır. Engelli bireylerin istedikleri zaman, özel ya da kamuya ait her fiziksel mekana rahat ve özgürce ulaşmaları gerekir. Bazen, kaldırım rampalarının önüne park etmiş araçları gördüğümde gerçekten çok üzülüyorum. Bilhassa alışveriş merkezlerinde, engelli park yerini kullanan sürücüler görüyoruz. Engelli bir birey olduğunuzu ve alışveriş merkezine geldiğinizde, size ayrılan yerin ihtiyacı olmayan biri tarafından işgal edildiğini düşünün bir kere. En başta bu bile, bir insana kendini öteki gibi hissettirmez mi? Öteki olmamak, toplumda bir yeri olduğunu hissetmek ve ihtiyaçlarının hayatta karşılığını bulmak hepimizin hakkı.

Birbirimize değer verdiğimizi göstermenin en kolay yolu, ihtiyaçlarımızı gözetmektir. Başkalarının hakkına riayet etmek, saygıyı göstermenin en doğru yoludur. Varsın, yolumuz biraz uzasın ama engelli vatandaşlarımıza verilmiş imkanları işgal etmeyerek onların hayatlarını kolaylaştıralım. Nezaket çok latif bir gönül dilidir. Ne mutlu, en çok bu dili konuşanlara.

Bir örnek vermek gerekirse, bir müzede ya da sergide yaşlı ziyaretçileri düşünmek de erişilebilir olmaktır. Sosyal hayatın kapılarını her yaş grubuna açmalıyız. Aynı şekilde, parklarda çocuk oyun alanlarını, tüm çocukların rahatça bir arada oynayacağı şekilde düzenlememiz gerekiyor. Erişilebilirliğin fiziksel erişim kadar toplumsal kaynaşmayı, birbirimizin gönlüne erişmeyi ve empatiyi sağlayan bir yönü var. O yüzden, elverişli fiziksel bir çevre ile insanların eşit biçimde hayata katılmalarını sağlamak bir lütuf değil, asli görevimizdir. Bu çerçevede, herkes için kapsayıcı bir hayatın tesis edilmesi için el birliğiyle çalışmalıyız. Elbette, bu işin ilk adımı, gerçek bir zihinsel dönüşümün temelini atmaktır. O nedenle, erişilebilirlik kelimesinin hayatımızda hızla daha fazla yer almasından büyük memnuniyet duyuyorum. Kamu kurumlarımızın ve belediyelerimizin bu konuya gösterdikleri özeni de gerçekten takdire şayan buluyorum.

Engelli vatandaşlarımızın hayatın her alanına tam erişimini sağladığımızda, engellilik halinin hafiflediğini hep beraber göreceğiz. 2030 için hedefimiz engelsiz bir Türkiye.

Biz çevresel sınırlamaları kaldıracağız ki hayaller de sınır tanımasın. Uluslararası başarılara imza atmış, okullarında üstün başarı göstermiş, sanattan spora birçok alanda iftiharımız olmuş engelli kardeşlerimiz var. Dünya tarihinde, bilimde çığır açan, dünyaya yön veren nice engelli insan var. Buradan anlıyoruz ki, insanın sonsuz potansiyeli engellenemez. Yeter ki gerekli desteği sağlayalım.'' dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ''Evden çıktığı andan itibaren kullandığı asansör veya merdiven, yürüdüğü kaldırım, bindiği toplu taşıma aracı, oturduğu masa ve sandalye... Her birinde birçok farklı zorluk yaşayabiliyor engelli arkadaşlarımız. Biz erişilebilirlik hususunu engelli arkadaşlarımıza yönelik olarak bir sorumluluk olarak görüyoruz. Tüm hizmetlerimizin, hayatın tüm alanlarının erişilebilir olmasını da kendimize nihai hedef olarak belirledik. Toplumun geneline nazaran dezavantajlı durumda olan engelli bireyler, hamile ve çocuklu kadınlar, yaşlılarımız, mevcut hizmetlere ulaşmada zorluk çeken her vatandaşımız için hayatı daha erişilebilir kılmayı ana prensip olarak önümüze koyduk.

İnsanların konutlarından çıkarak eğitim binalarına, iş yerlerine, yeşil alanlara, toplu taşıma araçlarına bağımsız ve güvenli olarak ulaşabilmesi doğrudan fiziksel olarak hayatımıza etki eden bir unsur. İnsanların bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilmesi, her türlü kaynaktan yayımlanan bilgiyi edinmesi ve yardıma ihtiyaç duymadan bu bilgiyi anlayabilmesi gerekiyor. Bu da doğrudan erişilebilirlikle muhatap olduğumuz bir diğer alan. Bu anlamda erişilebilirlik engelliler için bir zorunluluk, yaşlılar için gereklilik, toplumdaki tüm bireyler için ise medeni bir yaşam anlamına geliyor.

Herkes için engelsiz şehirler oluşturulmasında ilk adımımız standartlaştırma oldu. Binaların rampaları, kapıları, asansörleri, tuvaletleri, açık alanlarda kaldırımlar, yaya geçitleri, toplu taşıma durak ve istasyonları erişilebilirlik açısından teknik özellikleri itibarıyla standartlaştı. Türk Standartları Enstitüsü ile bu alanda ortak çalıştık. Erişilebilirlik uygulamaları konusunda yaptırım gücünü artırmak, denetimlerini düzenlemek için de hukuki altyapımızı güçlendirdik. 2005 tarihli Engelliler Hakkında Kanun ile uygulamalarımızın hukuki zeminini hazırladık. Valiliklerimiz bünyesinde, kamu görevlileri ve engellilere yönelik sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları oluşturduk. Sürdürülen denetimlerde erişilebilir olduğu tespit edilen bina, açık alan ve toplu taşıma araçlarına, 'Erişilebilirlik Belgesi' veriyoruz. Bu kapsamda bugüne kadar 1923 belge verdik. Denetimler başladıktan sonra kamuoyunda oluşan farkındalık sayesinde birçok kurum harekete geçerek, erişilebilirlik uygulamalarına hız verdi.

Engelsiz, erişilebilir şehirler inşa etmek için özellikle belediyelerimize ve belediyelerimizin pek çok birimine önemli sorumluluklar düşüyor. Belediyelerimiz, şehir yönetimlerimiz, imar ve şehircilik, fen işleri, park ve bahçeler, ulaşım, bilgi işlem ve basın yayın birimleri, yürüttükleri her faaliyette, hazırladıkları ve onay verdikleri her projede, planladıkları her hizmette 'Erişilebilir mi?' sorusunu refleks olarak kendilerine sormalıdırlar. Bu sorunun cevabı tüm dünyada medeni gelişimin bir göstergesidir." dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.