KamuMeb

1. Dereceye 3600 Ek Gösterge İvedi Şekilde Hayata Geçirilmeli

KAMU PERSONELİ

Memur-Sen 8. Türkiye Buluşması Programı'nda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, önemli açıklamalarda bulundu.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ''Mücadelemizi yeni, kazanımlarla taçlandırmaya, sorunları çözmeye, beklentileri karşılamaya devam edeceğiz. Bize umutla bakılmasını sağlayan, gönüllerde yücelten, kıymetli olmak noktasına taşıyan, farklı kılan tam da budur. Erdemliler hareketinin emek örgütü olmamızın yanı sıra zalimlere karşı direnişin merkezi, mazlumlar ve mağdurlar için dirilişin nefesi olduk. Memur-Sen’e çağın erdemlileri vasfını kazandıran, vefa elbiseleriyle yol aldıran, değer kazandıran da budur. İdeolojileri değil insanı merkeze alan, kimseyi ötekileştirmeden alın terini mücadele ile yoğuran sendikal anlayışın adıdır Memur-Sen. Toplu görüşmeden toplu sözleşmeye, emek ve insan odaklı mücadelenin, bayraklaşan duruşun adıdır Memur-Sen. Yaptığı her işte verdiği her mücadelede adalet terazisini hassas bir şekilde gözeten, Gayrımız yoktur milletimizden diyerek, milletinin dertleriyle kederlenen, sevinciyle neşelenen, zor günde dar günde elini taşın altına koyan, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, gezi kalkışmasından 17-25 Aralık kumpasına, çukur teröründen 15 Temmuz’a direnişi büyüten birlerden milyonlara ulaşan bir çınarın adıdır Memur-Sen.

1007 kazanım alın terinin bir neticesi. Her bir kazanımın temelinde teşkilatımızın emeği var, alın teri var, emekle yoğurduğu bilinci ve mücadele azmi var. 3600 Ek Gösterge konusunu yasa konusu olmaktan çıkarıp masa konusu haline getirilmesinde ve eksik de olsa çözümün önünü açılmasında… Sözleşmelilerin kadroya geçirilmesinde… Hep bu teşkilatın emeği var, azmi var, kararlı duruşu var. Emekçilerin, kamu görevlilerinin sorunlarının çözüm mercii masadır diyen bu örgüt. Bu kararlılıkla, şimdiye kadar çok şey başardık. Olmaz denilenin olabilir olduğunu gösterdik, çözüm odaklı yaklaşımımızla da olayların çözülmesini sağladık. Sorumluluk bilinciyle hareket ettik ve fakat hakkımız konusunda kararlılığımızdan zerre taviz vermedik. Bizi, böyle öz güvenli hareket ettiren işte bu teşkilattır, örgütlülük bilincidir. Toplu sözleşme, KPDK, KİK ve hukuki kazanımlar olmak üzere bütün kazanımlarımızın sayısını 1007’ye çıkardık. Toplu sözleşme hakkının elde edilmesine, 740 bin sözleşmelinin kadroya geçirilmesinden 5 milyon 300 bin kişi kapsayan 3600 ek göstergeye, Toplu sözleşme ikramiyesinden, Hac ve cuma iznine, kamusal alan yalanıyla birlikte kılık kıyafet dayatmasının çöpe atılmasına, başörtüsü serbestine kadar tüm bu kazanımların altında imzamız, alın terimiz, mücadelemiz ve sizlerin güçlü iradesi var. İyi ki Memur-Sen var dedirtmeye devam edecek, mücadelemizi yeni, kazanımlarla taçlandırmaya, sorunları çözmeye, beklentileri karşılamaya devam edeceğiz.

İşleyişi, süresi, süreci ve sonuçları bakımından kapsamı genişletilmiş, grev hakkı ve dayanışma aidatını kapsayan, sendikal özgürlükleri artıran, günün gerekleriyle uyumlu, evrensel ilkelere ve ILO normlarına haiz bir Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme kanunu için mücadele ediyoruz. İş ve aile hayatının uyumlaştığı, ehliyet ve liyakat ilkesinin güçlü bir şekilde tesis edildiği, mevzuatın tipleştiği, mülakatın kaldırıldığı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın Genel İdari Hizmetler sınıfına geçirildiği, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapıldığı, üniversite idari personeline yer değişikliği hakkının verildiği bir kamu personel sistemi için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz Gelir Vergisinin %15’te sabitlenerek adil bir vergi düzeninin kurulması ve ücretliler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergi yükünün azalması, Gelir dağılımında hakkaniyetin, paylaşımda adaletin sağlanması için ter dökmeye devam edeceğiz. 7. Dönem Toplu Sözleşme’de toplantı tutanağı ile kayıt altına aldığımız; 1. Dereceye 3600 Ek Gösterge düzenlemesi daha fazla ötelenmemeli, ertelenmemeli, ivedi bir şekilde Memur-Sen ile nihai hali verilerek hayata geçirilmelidir.

59 bin insanımızı kaybettik. Rabbim rahmet eylesin, geride kalanlarına sabır versin. Korkunç bir gündü. Fakat millet olmanın ne demek olduğunu o gün bir kere daha anladık. Memur-Sen ailesi olarak bu millete karşı sosyal sorumluğumuzu yerine getirmek zorundaydık. Hemen organize olduk. 270 kişilik Genç Memur-Sen arama kurtarma ekibimiz hemen bölgeye ulaştı. İl il organize olan teşkilatlarımız, yardım tırları hazırladılar, bölgeye ulaştılar. Kadın komisyonumuz kadınların ihtiyacı olan konulara odaklandı. Ve teşkilat namına 10 milyon TL nakdi yardımı bölgeye ulaştırdık. Tabi bununla bitmiyordu. Özellikle deprem bölgesinde kamu görevlilerinin sorunlarını doğrudan muhataplarına ulaştırdık, çözüm noktasında önerilerimizi sunduk, bölgeyle ilgili raporlar hazırladık. Çok şükür ciddi mesafeler kaydettik bu konuda. Sizlerin bu noktadaki fedakârlığınızı bir kere daha alkışlıyorum.'' dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ''Memur-Sen’in bugün gelmiş olduğu seviyeyi takdire şayan buluyorum. Memur-Sen’in verdiği mücadelede Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun (ILC) kurulmasıyla birlikte yeni bir dönemin kapısının açıldığını görüyorum. Uluslararası Emek Konfederasyonu’na (ILC) çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Memur-Sen’in kurucusu Mehmet Akif İnan’a rahmet diliyorum.

Ehliyet ve liyakat önemlidir, gereklidir ama ehliyet ve liyakatin milletin hayrına olmasının temin edilmesi için mutlaka millete sadakatin gerçekleşmesi gerekir. Yani kamu görevlisinin sadakati herhangi bir kuruma veya kişiye değil, bizzat milletin kendisine olmalıdır. Eğer sadakat başka merkezlerde olursa ne kadar nitelikli olursa olsunlar o kamu görevlisi milletin başına nasıl bela olduğunu biz FETÖ uygulamasıyla, FETÖ'nün devletin içine sızmasıyla gördük. Sadakatleri millete değil, sözde bir örgüt liderine, kendisini bir şekilde o örgütün öncüsü zanneden o şarlatana sadakat gösteriyorlardı.

Demokratik kurum ve kuruluşlarının mükemmel manada işlediği, kamudaki görev yapan bütün devlet kurumlarının bir ahenk içerisinde hareket ettiği, herkesin yetki ve sorumluluklarının anayasadan aldığı güçle yerine getirildiği bir Türkiye'nin oluşması gerekiyor. Herkesin fikrine en açık bir şekilde söylediği ama fikrinin sınırlarının başkasının özgürlük alanlarını gasp ettiği noktada diktiğini de gayet iyi kavradığı çok güçlü bir sivil toplum kesiminin olması gerekir.

Artık Türkiye'nin ikinci aslında yeni, çağdaş, katılımcı, demokratik, kapsayıcı, milli bir Anayasa bir ihtiyaç olduğu ortadadır. Bu sadece siyasi bir talep değil, toplumsal bir ihtiyaçtır. Bu sadece şu ya da bu siyasi durumun söylediği bir hedef değil, bu 85 milyonun ortak hedefi olarak görülmesi gereken bir alandır. Bu çerçevede niye böyle bir demokratik anayasa çalışmasına ihtiyaç var? Çok açık söylüyorum. Mevcut anayasamız defalarca değiştirilmiş olmasına rağmen anayasanın üzerinde hala 1960 altmış darbesinin izleri olan altmış bir Anayasası’nın kurgusu mevcuttur.'' dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.