Öne Çıkanlar Fatma AFYONCU savcı sayısı öğretmen A101 17 Ekim 2024 Aktüel Ürünler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan

Öğretmen Materyallerine Dair Öğretmen Görüşleri

Öğrenme, insanların hayatı boyunca devam eden bir süreçtir. Öğrenme karmaşık bir konu olmakla beraber alanyazında temelde iki önemli faktör üzerinde sıklıkla durulmaktadır. Biri öğrenme stilleri diğeri ise kullanılan teknolojilerdir. Sınıf içi uygulamalarda öğrenme stilleri ile kullanılan teknolojiler değişiklik göstermekle beraber öğrenme çıktıları her zaman aynı kalmaktadır. Kimi öğrenciler diyagramlar, görseller veya resimler aracılığıyla yani “görsel öğrenme” ile öğrenirken kimi öğrenciler ses ve müzik gibi “işitsel öğrenme” yöntemleri ile daha iyi öğrenmektedir (Veznedaroğlu ve Özgür, 2005).

Eğitimde teknolojinin kullanımı, dijitalleşen dünyada, tabletler, akıllı tahtalar, eğitim yazılımları ve sanal gerçeklik gibi teknolojik araçlar, öğrencilerin bilgiye erişimini kolaylaştırmakta, öğrenme stillerine uygun materyaller sunmakta ve aktif katılımlarını teşvik etmektedir. Bu sayede öğrenciler, daha derinlemesine öğrenme deneyimleri yaşamaktadır. Ancak, teknolojinin eğitimde etkili kullanımı için pedagojik yaklaşımların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Prensky'nin Dijital Nesil teorisi, bu konuda önemli bir bakış açısı sunarken, Siemens'in Connectivism öğrenme teorisi ise açık ve bağlantılı bir dünyada öğrenmenin önemini vurgulamaktadır. Cuban'ın teknolojinin eğitimde dönüştürücü bir etkisinin olmadığı yönündeki görüşleri ise teknolojinin eğitimdeki yerini tartışmaya açmaktadır. Bu bağlamda, eğitimde teknolojinin etkili bir şekilde kullanılması için hem teknolojik altyapının hem de öğretmenlerin bu alanda yeterli bilgi ve becerilere sahip olmasının önemi büyüktür.

Teknoloji ile eğitsel içeriğin etkili bir şekilde iletilmesi ve sunulması için yardımcı olan araçların toplamı olarak değerlendirilebilir (Erden ve Uslupehlivan, 2020). Teknolojinin eğitimde kullanımının zaman yönetimi, derse aktif katılım sağlama ve öğrenme süreçlerini daha etkili hâle getirmek gibi birçok katkısı bulunmaktadır (Teknoloji ve Eğitim Bölgesel Çalıştay Raporu, 2024). Öğrenciler ve öğretmenler için eğitimin mekân veya zaman sınırları giderek silinmekte, kişinin öğrenme süreci kendisi için uygun zaman ve mekânlarda sürmektedir. Öğrencilerin ve öğretmenlerin etkileşimi ise okul sınırlarının dışında da devam edebilmektedir. Tüm bunlar geleneksel olarak tanımlanan eğitim yöntemlerinin tamamen ortadan kalktığı veya zayıfladığı anlamına gelmemektedir. Çevrim içi öğrenme, okul ve sınıf ortamlarında devam eden öğrenme süreçlerini destekleyici bir rol üstlenmektedir. Giderek bu tamamlayıcı rol geleneksel öğrenme süreçlerinin ayrılmaz bir parçası hâline dönüşmüştür. Çevrim içi eğitim ortamları ile beraber e-içeriğin gelişimi de eş zamanlı olarak gerçekleşmiştir. 1990’lı yılların başında ortaya çıkan ve öğrenme süreçlerinin gelişimi üzerinde derin bir etkiye sahip olan çevrim içi eğitim ile öğretmen, öğrenci ve diğer paydaşlar arasındaki bilgi alışverişi hiç olmadığı kadar etkili hâle gelmiştir.

Bilginin sunulması için elektronik ortamlarda geliştirilen ve eğitim-öğretim süreçlerinde kullanılan her türlü içerik e-içerik olarak tanımlanabilmektedir. Kısaca e-içerik, elektronik formdaki içerik anlamına gelmektedir ve metin, ses, video, animasyon gibi çoklu ortam unsurlarının birleşiminden oluşmaktadır. E-içerikler, öğretmen ve öğrenci arasındaki bilgi aktarım süreçlerinin uzaktan ve dijital ortamlar üzerinden de yapılabilir olması için tasarlanmış bir dijital eğitim bileşenidir.

Bir e-içerik birçok farklı materyalden oluşabilir. E-içeriklere videolar, arttırılmış gerçekli uygulamalar, oyunlar, oyunlaştırma öğeleri ve diğer ilgi çekici çoklu ortam unsurları dâhil edilebilir. E-içerikler ayrıca etkileşimler içerebilir. Temel sürükle-bırak veya boşluk doldurma gibi temel etkileşimler içerebileceği gibi nesneleri veya süreçleri manipüle etmek gibi üst düzey etkileşimler de içerebilir.

E-içeriklerin tasarlanma sürecinde birçok farklı model kullanılmış ve zaman içinde bu modeller çeşitlenmiştir. 2000 yılında IEEE tarafından oluşturulan öğrenme nesnesi standartı bunlardan ilki olarak kabul edilebilir. IEEE’ye göre bir e-içerik türü olan öğrenme nesnesi “Teknoloji destekli öğrenim sürecinde yeniden kullanılabilen veya referans alınabilen herhangi bir dijital veya dijital olmayan varlık.” olarak tanımlanmıştır (LOM, 2000).

Öğrenme nesnesi 1970’li yıllarda Brigham Young Üniversitesi tarafından yapılan “Öğe Gösterim Teorisi” çalışmaları kapsamında Wagne Hodgins tarafından ortaya konulmuştur. Bu teoriye göre bireysel dijital kaynak parçaları eğitsel tasarımın temelini oluşturmaktadır. 1994 yılında ise IEEE (the Institute for Electrical and Electronics Engineers), IMS (theIMS Global Learning Consortium) ve Avrupa Birliği’nin en büyük dijital bilgi sağlayıcısı olan ARIADNE öğrenme nesnesi standartlarını oluşturmak için geniş kapsamlı çalışmalar yürütmüştür. Öğrenme nesnesi yaklaşımının temeli öğretmenlerin eğitim materyallerini öncelikli olarak parçalara ayırmaları ve ardından eğitim hedeflerine göre bu parçaları birleştirdikleri varsayımına dayanmaktadır. Ayrıca öğretmenlerin eğitim nesnelerini parçalara ayırmak için zaman harcamamaları hâlinde daha hızlı ve verimli öğrenme süreçleri gerçekleşeceği belirtilmiştir (Reigeluth ve Nelson, 1997).

Öğrenme nesnelerinin yeniden kullanılabilirlik, parçalara ayrılarak kullanılabilirlik, esneklik, uyarlanabilirlik, dayanıklılık, sistemler arası çalışabilirlik, erişilebilirlik, taşınabilirlik, ölçeklenebilirlik, özelleştirilebilirlik, üretilebilirlik, keşfedilebilirlik, genişleyebilirlik, düşük bütçeye sahip olma, yönetilebilirlik gibi özellikleri bulunduğu söylenebilir (Wiley, 1999).

Bununla beraber öğrenme nesnelerinin doğrusal olmayan yapısı aynı zamanda öğrenme önünde engellere sebep olabilmektedir. Benzer şekilde öğrencilerin, öğrenmeleri gereken konuya ilişkin açık hedeflere sahip olmaması yani ne öğrenmesi gerektiğini net bir şekilde bilmiyor olması öğrenme nesneleri içinde kaybolmaları öğrenme nesnesinin dezavantajlarını oluşturmaktadır. Diğer bir ifade ile öğrenme nesneleri için amaçsız bir şekilde ve bağlantısız olarak gezinmeleri ile sonuçlanabilir (Türel ve Gürol, 2009).

Zaman içinde e-içeriğin çerçevesinin gelişmesiyle beraber öğretim materyalleri ortaya çıkmıştır. Öğrenme veya öğretme materyali (TLM) olarak bilinen öğretim materyalleri ise, “Bir öğretmenin istenen öğrenme hedefine ulaşmasına yardımcı olmak için öğretme/öğrenme süreçlerinde kullanabileceği dijital veya dijital olmayan tüm kaynakların bir bütünü olarak” tanımlanmaktadır.

Öğretim materyalleri; öğrenme ve öğretme faaliyetlerini kolaylaştırmak, öğrenmeyi teşvik etmek, öğrenmeyi geliştirmek ve desteklemek için kullanılan her türlü materyal ve ortamları içeren geniş bir kaynak yelpazesini içermektedir (Muraina, 2015). Öğretim materyalleri, daha anlamlı ve etkili bir öğretim/öğrenme sürecini tasarlamak için bütüncül bir öğretim süreci ve iletişim sürecinin tasarımını içerir, tüm kaynakların sistematik olarak kullanımı için bir yol gösterir. Öğretim materyalleri; eğitim içeriğinin sunumunu destekler, kavramların açıklanmasına yardımcı olur ve öğrenme sürecine rehberlik eder. Öğretim materyalleri belirli öğrenme hedefleri, öğretim yöntemleri ile uyumludur. Öğrenme sürecinde “ne?” sorusundan ziyade “nasıl?” sorusuna odaklanır. Öğretim materyalleri hem öğretmenler hem de öğrenciler için süreci daha etkili ve verimli hâle getirmek için tasarlanmaktadır.

Dijital ortamlar için geliştirilen öğretim materyalleri geleneksel e-içeriklerden farklıdır. Dijital olarak tasarlanan öğretim materyallerinin bireysel etkileşimi arttırma potansiyelleri bulunmaktadır. Ayrıca daha geniş uyarlanabilirlik ve kişiselleştirme özellikleri bulunmaktadır. Öğretim materyallerinin engelli öğrenciler için erişilebilir olma potansiyelleri daha fazladır. Öğretim materyalleri ile öğretim programları daha fazla uyumluluk sağlayabilmektedir (Choppin ve Borys, 2017). Bununla beraber bir öğretim materyali kendi başına tüm bu faydaları sağlamayı garantilemez (Greer ve ark.,2014; Rice, 2018). Öğretmenin bizzat bu materyalleri derslerinde kullanmaları gerekmektedir (Kalolo, 2019; Selwyn, 2007). Bu bağlamda üretilen öğretim materyallerinin öğretmenler tarafından tasarım ilkelerine uygunluğunun değerlendirilmesi bu çalışma kapsamında gerekli görülmüştür. 

Görüşlere https://yegitek.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_09/03164455_ogretimmateryallerininkullaniminailiskinogretmengorusleri2024.pdf linkinden ulaşabilirsiniz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.