Öne Çıkanlar öğretmen Milli Eğitim Bakanlığı Fatma AFYONCU Maden Çalışanları Murat Kurum

Bakan Bilgin: EYT Konusu Masamızda

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ''Toplu sözleşmemizde yazan rakamın üzerindeki farkı enflasyon farkı olarak veriyoruz. Bu farkı aynı zamanda kamu çalışanlarının emeklilerine de veriyoruz. Bu herhangi bir kanuna değil doğrudan doğruya toplu sözleşmenin gereği olarak verilmektedir. Kamuda örgütlülük oranı çok yüksektir. Kamu personelinin neredeyse yüzde 100’üne yakın örgütlülük oranı vardır. Kamu çalışanları bunun ne kadar önemli olduğunu şimdi hissediyorlar. Enflasyon oranı tahminlerimizden yüksek çıktı. Aylık yüzde 4’ün altında olacağını düşünüyorduk. Enerji fiyatlarındaki artış bunu kaçınılmaz olarak ortaya çıktı. Netice itibariyle biz emeklilerimize de çalışanlarımıza da onları enflasyona karşı koruyacak yüzde 42 düzeyindeki bir zam oranını gerçekleştireceğiz.

Cuma günü asgari ücret açıklaması yaptık. Asgari ücret düzeyinde bütün ücret gelirlerinin asgari ücret düzeyinde kalan kısmını vergi dışı bıraktığımız için asgari ücret arttıkça vergi dışında kalan gelirlerinin oranı artıyor. Bu da memurlara ortalama 300-500 TL seyyanen zam anlamına geliyor. Birlikte düşünüldüğü zaman yüzde 42’lik artış ciddi bir artıştır. Seyyanen zammı da düşünürsek çok yüksek bir artış değildir fakat enflasyonla mücadele süreci içerisinde bunlar çalışanlarımızı koruyacak ciddi araçlar olmuştur.

Devlet elini taşın altına fazlasıyla koydu. Enflasyon karşısında çalışanlarını ezdirmeyecek bir enflasyon oranı yansıtıyor bir de vergi gelirlerinden vazgeçerek çalışanlarını koruyor. Sadece kamu çalışanlarını değil bütün çalışanları aynı zamanda işçi emeklilerini de koruyor. En düşük memur maaşı 9.707 TL olacaktır. Bağ-Kur ve işçi emeklilerine de bu yüzde 42’lik oranı yansıtıyoruz. İşçi emeklileri geçtiğimiz yıllarda enflasyon karşısında oldukça zor durumda olduklarını ifade ettiler. Türk Devleti sosyal bir devlettir. Türkiye’nin geleneksel devlet yapısında çalışanlarını koruyan ve gözeten düzenlemeler yapılmıştır. Genç Cumhuriyet, ilk defa madenlerde kıdem tazminatı uygulamasını getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nde eşit işe eşit ücret hukuki bir hak olmuştur. Birçok Avrupa ülkesinin ilerisinde olarak İkinci Dünya Savaşı sonrasını beklemeden bu uygulama yapılmıştır. Biz işçi emeklilerimizi de Bağ-Kur emeklilerimizi de maliyeti ne olursa olsun koruyan bir devletle karşı karşıya olduklarını hiçbir zaman unutmasınlar.

Bütün kamu çalışanları bu ücret artışından istifade edecek. Biz bu yılı verilen yüzde 50’lik zam ile kapatırız diye düşünüyorduk ama sorunlar artınca Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Bir çalışma yapın’ dediği zaman, çalışıp neticeyi kendilerine ilettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği karar; ‘Çalışanlarımızı koruyacak bir düzenlemeyi uygulamaya sokalım’ oldu. Bu verilen zam aritmetik olarak yüzde 80 ama kümülatif bir yıl önceye göre yüzde 94’ün üzerindeki artış ciddi bir artıştır. 6 aylık enflasyon yüzde 42 ama yüzde 30’luk zam 6 ay için verilmedi, yıllığa tamamlamak üzere ara bir zam olarak verildi. İşçilere verilen zam memurlara verilen zammın altında değil. Aradaki fark biz işçilere verdiğimiz zammı eksik bularak ara zamla yılsonuna kadar tamamladık. 6.000 TL açlık sınırı var neden asgari ücret 5.500 TL diyorlar. Bazı sendikalar araştırmalar yaparak kendilerine göre açlık sınırı belirliyorlar fakat bunlar bilimsel olarak yapılmış çalışmalar değil. OECD, BM ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların hesaplarına göre Türkiye’deki açlık sınırı 3.600 TL ile 4.000 TL arasındadır. Yoksulluk sınırı da 9.000 TL’dir. Bir ailenin geliri 3.600, 4.000, 9.000 TL’nin altındaysa bu rakamları ciddiye alabiliriz. Sendikaların yaptıkları çalışmaları da anlamsız bulmuyorum onlar da kamuoyu oluşturmak, ücretteki pazarlıklarını arttırmak için yapıyorlar. Yoksulluk sınırına 20.000 TL demişler, bu biraz kara mizaha giriyor. Sendikalar kaç çalışanına 20.000 TL veriyor? Bunu da sormak lazım. Bu hesapları yaparken gerçeklik algısını tahrip etmeyen bir rakam hesaplamak lazım. Türkiye 5.500 TL asgari ücreti tayin ederken birçok sendikanın yaptığı toplu sözleşmenin üzerinde bir asgari ücret belirlemiştir.

Devlet, 90 Milyar’ ın üzerinde bir rakamı omuzladı ama 6 Milyar civarında da işverene destek verdi. Onu da eklediğimiz zaman yaklaşık 100 Milyar destek verdiğimizi söyleyebilirim. Bunu çalışanlarımız için yaptık ama işyeri devam etmezse işçi olmaz, emekçinin ekmeğini yiyeceği işyerinin devam etmesi lazım. Enflasyonun kontrol altına alındığı söylendi ama yapılan hesaplamalar Aralık ayından itibaren de enflasyonun inişe geçeceğini, önümüzdeki Ocak-Şubat’ta Türkiye’nin bu konuda daha iyi bir yere geldiğini söylüyor. Kimse endişe etmesin çalışanlarımızı o günkü şartlarda koruyacak düzenlemeleri, ilave müdahaleleri yapacağız. Bu bizim çalışanlarımıza verdiğimiz sözdür.

Türkiye’deki üretim artışı devam ediyor. Türkiye ilk çeyrekte yüzde 7.3 büyüdü. Bunu önemli kılan büyümesini sanayi üretimindeki artışla ve ihracatın etkisiyle devam ettirmesidir. Türkiye’nin geçtiğimiz ay ihracat rakamı 24 Milyar Dolara yaklaştı. Enerji girdileri hariç Türkiye cari fazla veren bir ekonomiye sahiptir. Bunu da ihracat ile gerçekleştiriyor, sanayi ürünlerinin ihracatları her ay ihracat içerisindeki oranın artması ile gerçekleştiriyor. Bunlar bizim geleceğe dönük ümitlerimizin kaynaklarıdır. Hayali bir şey değil, Türkiye’nin reel ekonomisine dayanan kaynaklardır.

Türkiye’nin emekçileri hiç merak etmesinler, Türkiye’nin her sonu bizim önümüzde bir görev olarak, çalışıp bitirilmesi gereken bir dosya olarak önümüzde duruyor. Bu yılın sonuna kadar bu yolda önümüzde olan bütün dosyaları çözeceğiz. EYT de önemli dosyalardan birisi olarak önümüzde duruyor.'' dedi.

Geçici işçiler sorununu çözeceğini belirten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ''Bu sorunu pratik olarak daha hızlı çözeceğiz. Diğer bir sorunumuz da kamu personeli içerisinde yer alan sözleşmeliler sorunu var. Kamu personelinde arapsaçına dönmüş bir model var. Bunları sadeleştireceğiz, sözleşme yapılması zorunlu olan statülere dönüştüreceğiz. Diğerlerine de kadro haklarını vereceğiz. Çok özel bir yazılımcı, programcı, teknolojiyi bilen kamunun çeşitli kuruluşlarında çalışan çağdaş teknolojilerle ilgili uzmanlık isteyen personel var, onları mevcut kamu personeli rejimi ile değil de özel şartlarda çalıştırmamız gerekiyor. Onları hariç tutarak ama gönüllülük esasına göre vereceğimiz imkanları sunacağız. Çalışma gruplarımız şu an bu çalışmamızı sürdürüyor.

3600 meselesi polislerle başladı, diğer meslek grupları ile 4 grupla devam etti, Sayın Cumhurbaşkanımız da bu 4 grubun öncelikle sorunlarının çözülmesi yönünde bir çalışma yapılması gereken bir mesele olduğunu ifade etti. Biz bu konuyu ele aldık ama 4 grupla sınırlı kalmadık, 4 grup ile sınırlı kaldığımızda kamu çalışanlarının birçoğu bunun dışında kalacaktı, kimseyi geriye götürmeyecektik ama bazılarına özel bir düzenleme yapıldığı zaman adalet duygusu incinir düşüncesiyle hiç göstergesi olmayanlara 600 puan verdik. Bu kademe kademe her statüde farklı bir şekilde yansıyarak ilerledi. 4 meslek grubunun sadece lisansiyerlerini değil 2 yıllıklarını da bu sürece kattık. 3600 edinme fırsatı olmayan grupları, 3600’ e kattık. Daha önce sözü edilmeyen bekçiler, üniversite, yüksekokul mezunu gençleri kattık. Türkiye’de 3 il müdürünün 3600’ü vardı: Ankara, İstanbul, İzmir’in il müdürleri 3600 diğerleri 3000’di, bütün il müdürlerini, bakanlıkların il müdürlerini kapsama aldık. İlçe müdürleri, il müdür yardımcıları, kamu çalışanlarının 5.5 milyon emeklisi ve hak kazanmış veya kazanacak olan kamu çalışanlarını kapsadık. Bunların emekli maaşlarında Temmuz zamları ile birlikte 2000 TL’den başlayarak statülerine göre artan farklar ortaya çıkacak. Emekliliklerinde, emekli ikramiyelerinde ciddi farklar ortaya çıkacak. 3600 ve üzerindeki düzenlemelerle farklar 45.000 TL’den 70.000 TL’ye kadar emekli ikramiyelerinde farklar oluşacak. Bugünkü şartlar içerisinde hem çalışanları hem emeklileri koruyan mevcut emeklilerin de istifade edeceği bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Mevcut emeklilerin bundan yapacağı istifadeler görünüyor dolayısıyla bunları dikkate aldığımız zaman gerçekten Türk Devleti’nin sosyal devlet kimliğini en etkin biçimde kullandığı tarihsel bir dönemden geçiyoruz.

Ciddi sayıda işçi çalıştıran işletmeler, işyerlerine sendika sokmamaya çalışıyorlar. Post Sanayi Çağ’da bunların görülmesi iktisadiliktir, bu tavrın yıkılması lazım. Bizim asgari ücretimiz işletme içerisinde asgari ücret üzerindeki ücret seviyelerinde de farklılaşma sağlıyor. Bir taban, bunun üzerindeki teknik işçileri, daha kaliteli emekleri, farklı meslek gruplarında mühendis vs. yani tekno sektörünü farklılaştıran bir ücret yapısıyla, işletmelerin kendi verimliliklerini arttırabilecek bir ücret düzenlemesi ile bu meselenin çözüleceğine inanıyorum. İşyerinde sosyal barışın inşa edileceğine, işletmelerin işçileri, mühendisleri, teknisyenleri olmadan kendi fonksiyonlarını yerine getiremeyeceğine inanıyorum. Bilişim çağındayız ama bu emeğin farklılaşmış türlerini iş birimine, ünitesine getirdiğiniz zaman gerçekleşebilecek bir üretim faaliyetini zorunlu kılıyor. Yeniçağ bunu zorunlu kılıyor, işletme yöneticilerinin, CEO’ların, işletme sahiplerinin bu sorumluluğu almaları lazım. İşçilerin sendikalaşması ve o geri zihniyetten bir an önce çıkmaları lazım. Ben bu arada işletmelerinde sendikal örgütlenmeye destek veren, sendikalı çalışanları ile pazarlık yapan işletme sahiplerini, işverenlerini ve profesyonel yöneticilerini de kutluyorum, teşekkür ediyorum. Bu sadece emeğe saygı değil Türkiye Cumhuriyet’inin çalışma hayatındaki hukukuna saygıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye’nin çalışma barışına katkı yapmak zorundadır, onu inşa etmek ve korumak zorundadır. İhlal edenlere de müsaade etmeyeceğiz.

Kapısında bu hastane SGK ile anlaşmalıdır yazıyor, hasta giriyor kalbindeki rahatsızlığı söylüyor, hastaya farklı işlemler de uygulanıyor. SGK anlaşması ile kapsanmayan işlemlerden ücret alıyorlar. Bizim hastalarımız, hasta sahiplerimiz, çalışanlarımız bu konuyla ilgili çok sayıda şikâyette bulundular, bunun düzeltilmesi gerektiğini söylediler. Biz sosyal devletiz, kimseye imtiyazlı bir alan tanımayız. Bütün branşlarınızı hastalarımıza açacaksınız aksi takdirde sizinle anlaşma yapmayız dedim, bu uygulamayı da başlattık. Çalışanlarımız, emekçilerimiz, emeklilerimiz, devlete SGK sağlık sigortası primi ödeyen bütün yurttaşlarımız bu hastanelerle özel sözleşmenin kaldırıldığını bilsinler. Ya her alanda açacaklar ya da biz onlara ekranlarımızı kapatacağız. Bazıları itiraz etti ama bir kısmı bizimle bütün alanlarda yeniden sözleşme yaptılar. Dolayısıyla bu sorun da çözülecek. Tabi bizim orada hala tedavi gören hastalarımız var, endişe etmesinler, tedavileri bitene kadar paralarını ödüyoruz.

Dünyadaki sistemde resesyon düşme tehdidi altında olan ülkeler tarafından dikkatlice yeniden organize edilmeye başlanıldığı bir dönemde Türkiye üretimini devam ettirerek tehdit olmadan sadece enflasyon sorununu çözerek yoluna devam edebilecek bir potansiyele sahiptir. Yaptığımız çalışmaların çalışanlarımız açısından dikkatle değerlendirilerek inceleneceğine inanıyorum. Önümüzdeki dönemde de yeniden bu meseleleri değerlendirirken ümit ediyorum daha iyi şartlar içerisinde daha güzel haberle toplumun karşısına çıkacağız ve çalışanlarımız daha rahat nefes alacak.'' dedi.

Haber Global ekranlarında canlı yayında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ''Eyt ile ilgili çalışmalarımız da var. Listenin ilk sırasında sözleşmeliler var. Sonra EYT de var. Bu sorunlar halledilecek. Bu önümüzdeki sorunların hepsini çözeceğiz.

Asgari ücrete yüzde 30 zam oldu öncesinde de yüzde 50 zam yapılmıştı. Enflasyonun üzerinde bir artış yaptık. Bu oldukça yüksek bir artıştır. Bu ara artıştır üstelik. Yıl sonuna kadar yapıldı. Cumhurbaşkanımızla görüştük. O da değerlendirmelerini yaptı. Asgari ücret zammı bugün itibarıyla geçerli olacak. Sendikalar, kendi görüşlerini desteklemek için bazı açıklamalara başvurabilirler ama bunlar bilimsel değil. Türkiye'de bugün açlık sınırının 3 bin 3 bin 500 lira olduğunu yoksulluk sınırının da 6 bin civarında olduğunu düşünüyoruz. Sendikaların verdiği rakamlar bilimsel değil. Onları değil Türkiye gerçekliğini dikkate alıyoruz.

Enflasyonist ortamda emekçileri koruyan bir düzenleme yapıldı. Çalışanlarımızı enflasyona karşı koruma sözümüzü yerine getirdik. İşçi başına 100 lira destek verdik. Bu bir ara düzenlemedir. Olağanüstü şartların meydana getirdiği bir düzenlemedir. Emekçilerimiz şunu bilsinler. Türkiye sosyal bir devlettir, Türkiye emekçilerinin hakkını korur. Türkiye'de enflasyon var ama durgunluk yok. Büyümemizi, ihracatımızı hızlandıracağız. Bir de turizm gelirlerinin artması... Henüz gelişmemiş 70'li 80'lerin Türkiye'si, döviz üretemiyordu. Bugünün Türkiye'si döviz üretiyor.

Bir diğer önemli görüşmede 3600 ek gösterge düzenlemesi. Tatile girmeden önce belli olacak. Türk kamu çalışanları ve emekliler açısından devrim niteliğinde bir çalışma. Aktüel gelirleri yansıması sınırlı ama emeklilikte önemli bir yansıması var. Türkiye tarihinde böyle bir çalışma yok. 5 buçuk milyon çalışanı kapsıyor. Çok ciddi bir maliyeti de var. Türkiye de bu maliyeti üstlendi. Bunları çok detaylı çalıştık, ortaya koyduk.'' demişti.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, ''Emeklilikte yaşa takılanlar ve sözleşmeli çalışanlarla ilgili konular da hükümetimizin gündemindedir. Bu düzenlemeler hem sevindirici bir gelişme hem de geçim standartlarını yükseltici hamlelerdir. Nihayetinde verilen sözler de tutulmaktadır.'' demişti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.