Öne Çıkanlar Milli Eğitim Bakanlığı MEB EYT memurlar Mahmut Özer

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Dijital Terör Açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Rabb’im birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin. Bu yılki konferansın ana temasını ‘Hakikat ötesi çağda dezenformasyon ve İslamofobi ile mücadele’ teşkil ediyor. Müslümanların yanında tüm insanları da etkileyen bu iki temel sorunun gündeme alınmasını son derece isabetli buluyorum. Değerli fikirleriyle konferansa katkı sunan, içeriğini zenginleştiren, bizlerin yolunu ve ufkunu aydınlatan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.

Evet görüldüğü üzere inancımız sadece habere değil, haberin kaynağına, kimden geldiğine ve hangi amaçla getirildiğine de dikkat etmemiz gerektiğini emrediyor.

İletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye, habere ulaşmak kolaylaşırken, insanların hakikatle bağı ise giderek zayıflıyor. Haber kaynaklarının çeşitlenmesi, medyanın, özellikle sosyal medyanın günlük hayatımızda daha fazla yer edinmeye başlaması, pek çok avantaj yanında beraberinde hayati riskleri de getirmektedir. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon, bu tehditlerden en fazla öne çıkanlardır. Maalesef bugün yalan, sahte ve çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca insan mağduriyet yaşamaktadır. Hiçbir sınırın, ahlakın, etik değerin, otokontrolün olmadığı bu mecralar bir iletişim aracı olmaktan ziyade, insanları düşmanlaştıran, kutuplaşmayı artıran, nefret ateşini körükleyen birer operasyon aygıtına dönüşmüştür.

Dijital terör sadece demokrasiye, toplumsal barışa değil, onlarla birlikte ülkelerin millî güvenliklerine açık tehdit oluşturmaktadır.

Türkiye olarak bu gerçekle siyasetten diplomasiye, kamu düzeninden toplumsal olaylara kadar pek çok alanda sıkça karşılaşıyoruz. Dünyada yalan, üretilmiş ve maksatlı haberlere en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bunu uluslararası kurumların yaptığı araştırmalar da ortaya koyuyor.

Bilhassa terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz haklı mücadele, tamamı yalan, tamamı hezeyan dolu haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. DEAŞ’a karşı göğüs göğüse sahada mücadele edip zafer kazanan tek ülke olmamıza rağmen aksi yönde ahlaksız suçlamalara maruz bırakılıyoruz. Dün bize iftira atanların aynı dönemde DEAŞ ile iş tuttuğu, ticaret yaptığı, teröristlere milyonlarca avro para aktardığı bugün delilleriyle, mahkeme kararlarıyla tek tek ortaya konuluyor. Şahsen kendim Lafarge denilen Fransız çimento devinin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine nasıl destek verdiğini, nasıl yardımcı olduğunu, onlara tüneller açmak suretiyle oralarda nasıl mikserlerle betonlar döktürdüğünü anlattığımda, bunu Fransızlar anlamıyordu. Fransa’nın başkanı Sayın Macron’a da ben bunları anlattım. Ama buyur bak şimdi Fransa Parlamentosunda Macron’a Lafarge’nin hesabını sordular. Şu anda Lafarge, Fransa’nın gündemindeki en önemli konulardan biri hâline geldi. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve bu yalan tutmadı. Evet, Lafarge, teröre destek veren en önemli kurumlardan bir tanesi olarak artık her şeyiyle açığa çıktı.

Aynı riyakar tavrın PKK, PYD ve FETÖ terör örgütlerine yönelik tutumlarda da sergilendiğini biliyoruz. Ellerindeki masum kanlarına rağmen bu örgütler destekleniyor, korunuyor, himaye buluyor. Ağızlarını her açtıklarında bize özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarından bahsedenler, akla ziyan bahanelerin arkasına saklanarak bu örgütlere sahip çıkmayı sürdürüyor.

Müslümanların hareket alanları, faşizan düzenlemelerle, antidemokratik mevzuat çalışmalarıyla daraltılmakta, ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Başörtüsüne, sakala, cübbeye, tesettüre müdahaleler normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Parlamentolar ve hükümetler eliyle yürütülen bu tür süreçlerin gayesi, İslam karşıtlığını kurumsal hâle getirmektir. Bu vahim tablo, İslam karşıtlığı maksadıyla yapılan medya müdahalelerine karşı ortak hareket etmemizi zaruri kılıyor. Medya organları da aynı mesuliyet duygusuyla hareket etmeli, toplumun bir kesimini karalamaya yönelik iftiralardan uzak durmalıdır.

Teşkilatımızın kuruluş sebebi olan Filistin davasını da daha güçlü şekilde savunmamız şarttır. Filistinli kardeşlerimizin kendi topraklarında yaşadığı işgali ve hak mahrumiyetini tüm dünyaya daha iyi anlatmalıyız. Suriye halkının içinde bulunduğu çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için siyasi çözüm çabalarına daha etkin destek vermeliyiz. Filistin’den Keşmir’e, Kıbrıs’tan Batı Trakya’ya kadar her cephede iş birliğimizi artırmadan İslam dünyasını hedef alan saldırıların üstesinden gelemeyiz. Bu doğrultuda teşkilatımızın medya alanındaki girişimlerine destekleriniz son derece mühimdir.

Üzülerek belirtmek isterim ki henüz bu hedeflere ulaşamadığımızı görüyoruz. Medya iş birliğinin derinleştirilmesi için İstanbul merkezli faaliyet gösterecek Medya Forumu’nun bir an önce faal hâle getirilmesi yerinde olacaktır. Bu vesileyle hepinizi Medya Forumu’na katılmaya davet ediyorum. Ayrıca Haber Ajansları Birliği, İslam Yayıncılar Birliği, Düzenleyici Otoriteler Forumu gibi medya kuruluşları arasındaki iş birliğinin artırılmasına yönelik adımların hızlandırılmasını bekliyoruz. Ülkemizde bu hafta kanunlaşan ve dezenformasyonla mücadelede elimizi güçlendirecek mevzuatın da önemli bir kilometre taşı olacağını düşünüyorum. Dünyanın birçok ülkesinde benzerleri yürürlükte olan bu düzenlemeyi ülkemiz hukuk sistemine kazandırarak, halkımızı, gençlerimizi ve demokrasimizi koruma yönünde kritik bir adım attığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde bunun faydalarını birçok alanda göreceğimizden şüphe duymuyorum.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.