KamuMeb

Kampüs Ortamlarına Yönelik Uygulamalar Rehberi Ağustos 2021

EĞİTİM PERSONELİ

2021-2022 Eğitim Öğretim öncesi Kampüs Ortamlarına Yönelik Uygulamalar Rehberi Ağustos 2021 Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından yayınlandı.

Türkiye'yi yaklaşık 2 yıldan beri etkisi altına alan Koronavirüs salgını nedeniyle üniversitelerde eğitim uzaktan eğitim şeklinde devam etmişti. 13 Eylül 2021 tarihinden itibaren üniversitelerde eğitim yüz yüze eğitim şeklinde devam edilmesi kararı alınmıştı.

1. GİRİŞ 

1.1 Dünyayı Sarsan Salgın: COVID-19 

2020 yılı; yakın dünya tarihinde çarpıcı izler bırakan bir yıl olarak hatırlanacaktır. Çin’in Wuhan kentinde başlayan Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) dalgalar şeklinde tüm dünyaya yayılmış, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 30 Ocak 2020 tarihinde “uluslararası halk sağlığı acil durumu” olarak nitelenmiş, ülkemizde resmi olarak ilk açıklanan vakanın görüldüğü tarihe isabet eden 11 Mart 2020’de ise “Pandemi” yani “Küresel Salgın” olarak ilan edilmiştir. 

Çeşitli dünya ülkeleri bu süreçte pandemi ile mücadelede farklı yöntemler uygulamışlardır. Bu yöntemleri görsel ve yazılı basın ile sosyal medyadan izlemek mümkün olmuştur. Salgın henüz Çin ile sınırlı iken ülkemizde alanında yetkin uzmanlardan oluşan bir bilim kurulu oluşturulmuştur. Bilim kurulu bu konuda ülkemiz özelinde tanı ve tedaviye yönelik öneriler ve farkındalığı artırmaya yönelik afiş, kamu spotu ve bilgilendirme metinleri hazırlanmasına da katkı sağlamıştır. Salgına yönelik alınan tedbirler kapsamında başlangıçta sınırlarımız önce Çin’e ardından da salgının hızla ilerlediği İran, İtalya ve diğer birçok Avrupa ülkesi ile Amerika kıtası ülkelerine kapatılmıştır. 

Ülkemizde ilk olgunun görülmesini takiben salgın yönetimine yönelik uygulamaya konulan politikalar kapsamında; yurtdışından gelen herkese 14 gün süre ile izolasyon uygulanmış, öncelikle ev izolasyonu olarak başlayan uygulama daha sonra yurtlarda gözetimli olarak devam etmiştir. Temas ve hareketliliği azaltmak için “tüm okulların kapatılması”, “esnek çalışma” ve “evde kalma” gibi toplumsal uygulamalar başlamıştır. Bu uygulamalar önce İstanbul, Ankara gibi salgının etkilediği kişi sayısının fazla olduğu büyük şehirlerde başlamış; sonrasında tüm ülkede “maske kullanımı” standart önlemlerden biri haline gelmiştir. Bunların yanı sıra, “kişisel hijyen” ve “fiziki mesafenin korunması” gibi kişisel tedbirlere yönelik farkındalık artırıcı çalışmalar teşvik edilmiştir. 

COVID-19 enfeksiyonunun ülkemizde ilk görüldüğü 11 Mart 2020 itibarı ile başta Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirler olmak üzere birçok ilde bazı hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiştir. Üniversitelerin Tıp Fakültesi Hastaneleri de bu süreçte çok başarılı performans göstermiştir. Geldiğimiz noktada başlangıçta büyük illerde yoğunlaşan hastalık artık ülkemizde ve tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir.

1.2 COVID-19 Küresel Salgınında Yükseköğretim Kurulu ve Üniversiteler

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) COVID-19 Salgını sürecini ilk aylardan itibaren aktif bir şekilde izlemiş, ülkemizde ilk vakanın görüldüğü ve “üniversitelerde eğitime ara verilme kararı”nın açıklandığı dönemde hazırlıkları tamamlayarak çevrimiçi eğitime geçilmesine mihmandarlık etmiştir. Bir YÖK Yürütme Kurulu Üyesi başkanlığında tüm üniversitelerin rektör yardımcıları ile komisyon oluşturularak salgının ilk haftalarında 7/24 üniversitelerle temasta kalınmış, sorunlar anlık istişare edilmiş ve üniversitelerde kurulan Koronavirüs Komisyonları ile sahada süreç yönetilmiştir. Eş zamanlı olarak uzaktan eğitimle ilgili bazı mevzuat değişiklikleri yapılmış, Yükseköğretim Kurumları Dersleri (YÖK Dersleri adı verilen bir ara yüzle üniversitelerin dijital ders malzemeleri açık erişime açılmıştır.) uygulamalı eğitimler, stajlar, işyerinde mesleki eğitim gibi konularda da salgının seyrine göre kararlar alınarak üniversitelere iletilmiştir.

Türk Yükseköğretimi imkânları çerçevesinde önlemlerini alıp, dinamik ve çevik yönetim anlayışıyla süreçleri yöneterek hızlı uyum kabiliyeti olduğunu da ortaya koymuştur.

Salgının 2020-2021 Eğitim ve Öğretim Yılında da devam edeceği öngörüsüyle YÖK tarafından üniversiteler ve farklı kurum ve kuruluşlarla görüşülerek hazırlanan “Küresel Salgında Yeni Normalleşme Süreci Kılavuzu”, üniversitelere salgın sürecinde eğitimin devam edebilmesi için çerçeve kararlar sunmuştur. “Salgının dinamik bir süreç olduğu göz önünde bulundurulduğunda, üniversitelerin ilgili kurulları tarafından salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programların farklı uygulamaları özelinde planlama yapılması gerektiği” belirtilerek üniversite senatoları karar almada esnek bırakılmışlardır. 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı için de çerçeve kararlar alınarak yükseköğretim kurumları ile paylaşılmıştır.

1.3 Kampüs ve Yerleşkelerde Salgın Yönetimi 

Birçok yükseköğretim kurumu kampüs ortamında birden fazla birimin ve bu birimlerin öğrencilerinin, akademik ve idari personelinin bir araya geldiği ve toplumdan gelen bireylerin de etkileşimde olduğu ortamlardır. Kampüslerde eğitim faaliyetlerinin yanı sıra akademik araştırmalar, çeşitli hizmetler ve idari faaliyetler de yürütülmektedir. Dolayısıyla yükseköğretim kurumları tarafından COVID-19 salgınının kontrolünde sadece eğitim yönünden değil faaliyet alanlarına göre de riskleri belirlenmeli ve buna göre önlemler alınmalıdır. 

Üniversitelerin salgının yayılımı açısından risk durumu değerlendirildiğinde iki ana unsurdan bahsedilebilir. İlki kurumun özelliklerinden kaynaklanan riskler diğeri ise kurumda çalışan bireylerin tutumlarından kaynaklanan risklerdir. Bu kapsamda kurum ortamından kaynaklanan riskler; şehrin her yerinden akademik ve idari personelin kampüs ortamında bir araya gelmesi, toplu taşım araçlarını kullanan çalışanların olması, akademik faaliyetler ve Ar-Ge faaliyetlerinde araştırmacıların aynı ortamı kullanması, sosyal ve yemek alanlarının ortak oluşu, farklı eğitim ortamlarının (amfi, laboratuvar, sınıf vb.) fiziksel özellikleri, yurtların alt yapısı vb. sayılabilir. Kişilerin bireysel tutumları ile ilişkili riskler ise bireylerin COVID-19’dan korunmaya yönelik bireysel tedbirleri uygulama konusunda olası özensizlikleridir.

Bunların dışında yerleşkenin bulunduğu il ve ilçedeki salgının seyri de riski belirleyici diğer bir unsur olmaktadır. Risk yönünden yerleşkeler, fakülteler ve programlar bazında farklılıklar olabilir. Örneğin sağlık hizmeti de veren sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve bunların ilişkili olduğu tıp fakülteleri ve diş hekimliği fakülteleri diğer alanlara göre daha riskli olabilmektedir. İkamet ettiği yerleşim yeri ile devam ettiği yüksek öğretim kurumunun bulunduğu yerleşim yeri farklı olan öğrencilerin gerek kuruma gelirken gerekse kurumdan ikamet ettikleri yerleşim yerine dönerken bulundukları yere ait riskleri taşıma olasılıklıkları da göz önünde tutulmalıdır.

Yükseköğretim kurumlarının salgın dönemlerinde yüz yüze eğitimde riski azaltacak ve yayılmayı engelleyecek bazı koşulları sağlaması gerekmektedir. Bu doğrultuda dünyada da çeşitli kurum ve kuruluşlar enfeksiyonla mücadele için çeşitli önerilerde bulunmuş ve uygulamaya başlamışlardır. 

Yönetsel olarak üniversitelerin, merkezi ve bölgesel otoriteler ile yakın iletişimde ve iş birliği içinde olmaları kritik önem taşımaktadır. Bir küresel salgında ülke politikaları doğrultusunda genel önlemler alınması tüm kurum ve kuruluşlar için zaruret teşkil etmektedir. Nitekim salgının bölgesel ve yerel seyri de farklılık gösterebilmekte, yerel otoritelerle yakın iletişimde olunması salgının yayılmasının önlenmesi ve kontrolü anlamında önem arz etmektedir. Bu noktada üniversitelerin salgın süreçlerinde eğitim ve öğretimin uygulanmasına yönelik planlarını yapması ve farklı programlar ve uygulamaları için farklı tedbirleri hayata geçirmesi beklenmektedir.

1.4 Yükseköğretim Kurumlarında Salgın Kontrol Önlemleri 

Bu kılavuzda; COVID-19 özelinde yükseköğretim kurumlarında salgının yayılmasını önleme amacıyla, akademik, idari personel ile öğrencileri korumaya yönelik tedbirler, hijyen ve temizlik uygulamaları ve enfeksiyon kontrol önlemleri üzerinde durulacaktır. 

Kılavuz, hastalığın etkeni olan SARS CoV-2 virüsü ve COVID-19 hastalığı göz önünde bulundurularak hazırlanmış olmakla birlikte farklı salgınlarda, salgına sebep olan etkenin bulaş yolu ve karakteristikleri de göz önünde bulundurularak birtakım değişikliklerle yol gösterici olacaktır. Kılavuzda genel olarak bakıldığında öğrencilerin ve üniversite çalışanlarının COVID-19 küresel salgını hakkında bilgilendirilmesi, kişisel hijyen ve toplumu korumaya yönelik doğru tutum içinde olmalarının sağlanması, eğitim alanlarında ve çalışma ortamlarında enfeksiyonun yayılmasını önlemeye yönelik korunma tedbirlerinin alınması, gerekli birimlerde kişisel koruyucu ekipmanların bulundurulması, öğrenci gruplarının bulunulan mekanın fiziksel özellikleri de gözetilerek oluşturulması, ortak kullanılan sosyal alanların kullanımına yönelik genel ilkeler oluşturması ve duyurulması gibi tedbirler genel çerçevede yer almaktadır. 

Kılavuzda ilk bölümlerde “Salgın ve Enfeksiyon Kontrol Önlemleri”, “Kişisel Koruyucu Ekipmanlar” ve “COVID-19” hakkında kısa bilgilendirmelerden sonra Yükseköğretim Kurumları için “Küresel Salgın Sürecinde Koruma ve Kontrol Önlemleri, Vaka Yönetimi”, “Sosyal ve Ortak Kullanım Alanlarında Alınması Gereken Tedbirler” ve “İş Sağlığı ve Güvenliği Faaliyetleri” ile “Eğitim” başlıklarına yer verilmiştir.

2. SALGIN VE ENFEKSİYON KONTROL ÖNLEMLERİ

2.1 Salgın 

Enfeksiyonlar toplumda görülme sıklıklarına göre değişik şekilde isimlendirilmektedir. 

Enfeksiyonların görülme sıklığı, etkilediği vaka sayısı ve coğrafi bölge yaygınlığına göre sporadik enfeksiyon, endemik enfeksiyon, epidemi (salgın) ve pandemi (küresel salgın) gibi terimler kullanılmaktadır. 

Bir hastalığın, bir bölge veya toplumda düzensiz olarak tek tük vakalar hâlinde görülmesine “sporadik enfeksiyon” denir. Bir enfeksiyonun bir toplumda alışılmış sıklıkta ve yoğunlukta görülmesi ve süreklilik arz etmesi ise “endemik düzey” olarak adlandırılmaktadır. Örneğin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ülkemizin Orta ve Kuzey Anadolu Bölgeleri’nde, tüberküloz ise tüm bölgelerimizde endemik olarak görülmektedir. Bir hastalığın bir bölge veya toplumda belirli bir zaman diliminde ilk kez görülmesi veya beklenenden daha çok sayıda görülmesi ise “epidemi” olarak adlandırılır.

Enfeksiyon etkeninin özellikleri, hastalık yapıcı etkisi, kişiden kişiye bulaş yolu, kuluçka süresi, etkili ilaç ve korunma tedbirinin olup olmaması ve toplumda bu enfeksiyona karşı bağışıklık oranlarına göre salgının hızı ve büyüklüğü değişmektedir. Uluslararası ticari ilişkiler, turizm hareketleri, seyahat kolaylıkları gibi faktörler hastalık etkenlerinin kolaylıkla ülkeler hatta kıtalar arası yayılmasına neden olmaktadır. Bulaşıcı bir hastalığın, endemik olarak bulunduğu ya da salgın yaptığı bölgeden taşarak beklenmeyen boyutlarda ülkeler arası neden olduğu küresel salgın “pandemi” olarak adlandırılmaktadır. SARS CoV2 virüsüne bağlı gelişen COVID-19 (COV: Corona virüs, ID: Infectious Disease, 19: 2019) Çin’in Wuhan eyaletinde bulunan Hubei şehrinde birkaç vaka olarak ortaya çıkmış ve salgının kontrol altına alınamaması sonucu tüm dünyaya yayılarak küresel salgına dönüşmüştür.

2.2 Enfeksiyon Hastalıklarının Bulaşma Yolları 

Enfeksiyonların en önemli özelliği hastalığa neden olan etken mikroorganizmanın yayılabilme özelliğine sahip olmasıdır. Enfeksiyonlar farklı yollarla insanlara bulaşabilmektedir. 

Enfeksiyon etkeninin kaynaktan konakçıya geçişi için kullanabildiği yollara bulaşma yolu denilmektedir.

Bulaşma yolları genel olarak hava yolu, temas yolu, damlacık, ara kaynak (su-gıda, kan ve plazma vs.) veya bir vektör aracılığıyla bulaşma olarak sınıflandırılabilir. 

Hava yoluyla bulaşma: Kızamık, suçiçeği, verem gibi mikroorganizmaları içeren çok küçük hacimdeki (≤5µm) partikül veya toz parçacıkları havada uzun süre asılı kalarak hava hareketleriyle geniş alanlara yayılabilir ve solunarak bulaşır. 

Temas yolu ile bulaşma: Duyarlı kişiler enfekte kişilerin salgılarına direk temas ederek (doğrudan) veya mikroorganizma bulaşmış yüzeylere (kapı kolu, asansör düğmesi vb.) temas ederek (dolaylı olarak) enfeksiyon etkenini almakta ve kirli ellerin ağız, burun ve göze teması ile etken mikroorganizmalar vücuda taşınmaktadır. 

Damlacık yoluyla bulaşma ise esas olarak öksürme, hapşırma, konuşma, şarkı söyleme v.b. sırasında enfekte kişilerden ortama saçılan damlacıkların hasta ile yakın mesafede bulunan duyarlı kişilerin solunum yolu veya göz mukozasına teması, sıçraması sonucu gelişir. Grip ve COVID-19’un enfeksiyon etkenleri damlacık yoluyla enfeksiyona yol açar. COVID-19’un etkeni olan SARS CoV2 esas olarak damlacık yoluyla bulaşmakla birlikte, hastane ortamında hastayı solunum cihazına bağlamak üzere entübasyon yapılırken veya hastanın solunum yollarına diğer müdahaleler sırasında oluşan küçük partiküller nedeniyle hava yoluyla da alınabilir.

Ara kaynak ile bulaş: İndirek ya da dolaylı bulaşma olarak da adlandırılmaktadır.

Mikroorganizmalar çeşitli ara kaynak ile duyarlı kişilere bulaşabilir. Su, yiyecek maddeleri ve dışkı ara kaynak olabildiği gibi kan, serum ve plazma gibi çeşitli tedavi edici ürünler de mikroorganizma ile kontamine olduklarında ara kaynak olarak rol oynayabilir. Enfeksiyon etkenleri veya onların hastalık yapıcı parçaları su ve gıdalar ile alınarak enfeksiyon gelişmesine neden olabilir. Tifo, hepatit A ve kolera gibi su ve gıda kaynaklı bulaşan etkenler bu enfeksiyonlara örnek olarak verilebilir. Bu enfeksiyonlar toplu kaynaktan bulaşması halinde salgınlara neden olabilirler. Hepatit B, hepatit C ve insan immün yetmezlik virüsü (HIV) de kan ve vücut salgılarıyla bulaşan enfeksiyon hastalıklarındandır. 

Vektörlerle bulaş: Vektörler bir konaktan diğerine etken mikroorganizmaları nakleden aracılardır. 

Kampüs Ortamlarına Yönelik Uygulamalar Rehberi-2021 için https://www.yok.gov.tr/Documents/Yayinlar/Yayinlarimiz/2021/kampus-ortamlarina-yonelik-uygulamalar-rehberi-2021.pdf

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.