Öğretmen Okuma Kulüplerinin Sayısını Arttır Ya Rab!

Bu yazımda, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize dönük kıymetli kitapları ve eğitim faaliyetleri ile tanıdığımız değerli öğretmenimiz Metin Özdamarlar öncülüğünde ülke çapında başlatılan bir çalışmadan bahsedeceğim. Bu arada öğretmenimize destek veren ve yardımcı olan Müslüm Tekin Öğretmen 'imizi de anmadan geçemeyeceğim. O da çocuklara yönelik kitap çalışmaları ile eğitim-öğretim ortamına katkı sunmaktadır. Allah, böyle öğretmenlerimizin sayısını çoğaltsın. 

Malum okumak, yazmak, eğitim üzerinde düşünmek eğitim camiasının en çok ihtiyaç hissettiği hasletlerdir. Ancak bu hasletler ile muasır medeniyetler seviyesini yakalar ve o seviyenin üzerine çıkabiliriz. Boş konuşarak değil, okuyup konuşarak... Bu bağlamda "Allah böyle öğretmenlerimize kolaylık versin!" diyoruz. Sağ olsunlar ve var olsunlar. Onlara bilhassa bu dönemde hiç olmadığı kadar muhtacız. Muhtaç olduğumuz kudrettir onlar.

Girizgahı biraz uzun tuttuk. Gelelim söz edeceğimiz konuya. 

Değerli Öğretmen Metin Özdamarlar öncülüğünde öğretmenlere yönelik bir kitap okuma kulübü kurulmuş. Ülkenin her yerinden, Mardin 'den Ankara'ya, bu kulübe gönüllülük esasıyla öğretmenler katılım sağlamış. Katılımlar, sosyal medya ya da WhatsApp-Telegram kanalları üzerinden gerçekleşiyormuş. Edindiğimiz bilgiye göre söz konusu kulüp 2023 yılının yazında faaliyetlerine başlamış. Kulüpte yüzlerce ögretmen varmış. 

Hedefleri, yıllık planlamada yer alan haftanın kitabını okumak ve o kitap üzerinde her hafta cuma günü değerlendirmelerde bulunmakmış. Bunu da 100 öğretmenin katılımıyla Zoom üzerinden gerçekleştiriyorlarmış. Ayrıca bazı haftalarda kitabın yazarı ile de kulüp üyeleri buluşuyormuş. Yazar söyleşileri ile de okuma etkinlikleri taçlanıyormuş. 

Bence muazzam, fevkalade ve harikulade... Böylece öğretmenler, bir fikir teatisi içine giriyorlar. Sosyalleşiyorlar. En önemlisi de okumak dışında birbirlerini dinliyorlar, konuşuyorlar, dinledikçe ve konuştukça da gelişiyorlar. Hem öz güvenleri artıyor hem de enerji depoluyorlar. Anladığım kadarıyla bu ortam öğretmenlere müthiş rol model ve örneklik sunuyor. Moral ve motivasyon kazandırıyor Enfes... 

Planlanan okuma listesindeki kitapları da Değerli Metin Özdamarlar 'ın sosyal medya hesaplarında görebiliyoruz. Seçici, titiz ve dikkatli davrandığı kesin... Öğretmenlerin bu liste ışığında ve izinde bir okuma disiplini kazandığını söyleyebiliriz. Üniversite yıllarından sonra sizce de bir gereklilik değil mi?

Yine edindiğimiz bilgiye göre öğretmenlerimiz, bu okuma oturumları ile haftanın yorgunluğunu cuma günü üzerlerinden atmış oluyorlar. Ufuk ve zihin açan bu oturumların MEB için de model olması gerekir. Okuma grubundan ziyade artık bir aile olduklarını söyleyen üyeler de bu gibi çalışmaların nasıl olacağına dair ipuçlarını sunuyor aslında. Yani zorunluluk değil, aslolan gönüllülüktür. Sıcaklığın ve samimiyetin duyumsanabilmesidir. İnsandan insana geçebilmesi...

Bilindiği üzere MEB, hassaten okuma projelerini ve diğer çalışmalarını bir zorunluluk sarmalına alarak öğretmenin başına çorap örüyor izlenimi verebiliyor. Bu da projelerden istendik ve beklendik verimin, neticelerin alınmasının önüne set çekiyor. Hal böyle olunca da birçok projenin kağıt israfı dışında bir sonucu olmuyor. Bu bakımdan Metin Hoca ve öğretmen arkadaşlarımızın içinde bulundukları okuma faaliyeti için adeta bir "Kitap Okuma Akademisi" icrası desek yeridir. 

Günümüzde insanlar tepeden inen yükümlülükleri, boyunduruk altına alınmak olarak algılıyor. Bundan hoşlanmıyor ve sıkılıyor. Doğal akışında ve gönüllü olan işlere sarılıyor. Zira rahatlık ve ferahlık, insandaki içsel motivasyonu harekete geçiriyor. İnsanın bir işe kendini vermesi de böyle sökün ediyor. Hızla haz olmaz. İçsel haz; süreç, sabır ve emek istiyor. MEB, projelerinde bu anlattıklarımızı göz ardı ediyor. - mış'tan öte gitmiyor. Bundan dolayı da MEB merkezi ya da taşra çalışmaları kimseye haz vermiyor. 

Puan, not, ödül gibi dışsal hazları değil; içsel haz olarak öne çıkan gelişimsel zevki yeğliyor insanların birçoğu. Paylaşmayı, kendine saklamaktan daha çok tercih ediyor. Lakin ortam , imkan, fırsat, samimiyet, sıcaklık, gerçeklik bulamıyor çoğu zaman. Yani birçok insan, ortam arıyor ya da yaratıyor kendi kendine. Aradığını bulamayınca elbette. Metin Hoca ve arkadaşları da bence bunu başarmış. Okuma, konuşma, dinleme, düşünme, düşündürme, paylaşma ortamı... Kendilerini canıgonülden kutluyorum.

Prof. Dr. Necati Cemaloğlu "Eğitimin Pin Kodu" kitabında Sayın Doğan Cüceloğlu'na -rahmetle- atıfla şöyle diyor: "İnsan, dışı ile değil; içi ile bütünleşmeli. Akışında dışa değil, öze (içe) göre şekillenmektir aslolan."

Zaten buradan hareket eden insanlar çığır açıyor. MEB çalışmaları, dışı baz alıyor. Bu da "içten gele gele" ortaya konulan faaliyetleri bize sunmuyor. Yani içten içe geçen değil; dıştan dışa gelen kağıt kürek taarruzu, faaliyetlerin niyetini ve amacını allak bullak ediyor. Biz, her şeyden önce öğrencisi, öğretmeni, velisi, idarecisi, bürokratı ile bunu yakalamalıyız. Ziya Hoca, bunun için bir yol açtı fakat öğretmenler dışında karşılık bulamadı. Eğitim, bir bütündür. İçten içe bir sinerjiyle meydana gelir büyük işler. Zordur, yürek ister, meşakkate dayanma gücü icap eder. Netice olarak hedef kitle geniştir. Sonucu da bu kitleye teşmil eder.

Yine edindiğimiz bilgiye göre belli yaş gruplarını içine alan çocuklar için de aynı formatta "çocuk okuma kulübü" çalışmaları ifa ediliyormuş.

2024 yılının yazında öğretmenlere dönük film kulübü faaliyetleri başlayacakmış. Her hafta 1 film izlenecek ve üzerinde konuşulacakmış. 

İlber Ortaylı 'nın kitaplarındaki önerilerinden ilhamla kulüp üyeleri için geziler planlanacağından kulüp oturumlarında bahsediliyormuş. 

Kulüp, bir de sosyal medya hesabından okuma oturumlarının paylaşımlarını yapmaktadır.

Takip ediniz, ettiriniz.

Çocuk ve Öğretmen Kitap Okuma Kulübü (@cocuk_ve_ogretmen_kitap_kulubu) • Instagram fotoğrafları ve videoları (https://www.instagram.com/cocuk_ve_ogretmen_kitap_kulubu/

Var olsunlar...

Saygılarımla...

Yusuf Sevingen