Cambaz ipte yürürken asla geriye bakmaz, bakarsa düşer. Okul müdürü olmak usul esasları her ne kadar mevzuatla düzenlenmiş olsa da atanma biçimleri yaklaşık 20 yıldır tartışma konusu. Hele hele son on yılı göz önüne aldığımızda çok daha ciddi problem haline gelmiş olduğunu görüyoruz. Puanlama yoluyla, sadece mülakat puanıyla yapılan yönetici atama mevzuatları artık günün eğitim lideri ihtiyaçlarını karşılamaktan çok çok uzak. Ne yazık ki bu tür uygulamalardan vazgeçebilecek bir anlayışın gelişmesi de zor başarılacak işler arasında duruyor. Çünkü hiç kimse elinde bulundurduğu gücü kaybetmek istemiyor. Ne siyasetçisi, ne bürokratı, ne de sendikalar… Hal böyle olunca da olanlar eğitimin tüm paydaşlarına, ülkemin güzel geleceğine oluyor. Sendendir, değildir zihniyeti bu ülkeye ağır yaralar aldırmaya devam ederken okul müdüründen eğitim liderliğine giden yol hiç kullanıma açılmıyor. Atamayı yapan her kimse ona yönelik ciddi bağımlılık gelişiyor. Birey kendi kabuğunun içine sıkışıp kalıyor. Kendini geliştirme ihtiyacı duymuyor. Nasılsa benim için okul müdürü olmak zor değil, diyor. Okullarda yaşanan çatışmaların temeline bakıldığında yetkin ve donanımlı eğitim liderlerinin kenarda köşede bekletildiğini görüyoruz. İstisnalar kaideyi bozmaz lakin mevcut anlayış problemlerin hasıraltı edilmesi ve yarınlara taşınması çabasından başka bir şey değil. Kendini eğitime ve eğitimin kıymetli paydaşlarına adayan, alana katkı sunmak adına sürekli kendini geliştiren örgüt ikliminin namzet liderleri bir kenarda atıl bekliyor, bekletiliyor. Eğitimin merkezine yerleşen velilerin akıl hocalığı neticesinde okul iklimi kaçınılmaz olarak bozuluyor. Müdahale etmeye kalkan okul yöneticisi tü-kaka ilan ediliyor. Okullar; birinci basamağından itibaren sanki çocukların bakımevi gibi görünüyor. Özetle ne kadar sorunsal var ise bugünden öte yarından beri çözülsün isteği yavan kalıyor. 

Okul müdürü ve ekibinin gün içinde karşılaştığı yoğun evrak trafiği de manevra kabiliyetini kısıtlıyor. Bırakın eğitim liderliğine yönelik kendine ve kurumuna yatırım yapmayı günün sonunda “ oh şükürler olsun bugünü de kazasız tamamladık” noktasında kısır bir döngünün içine giriyor. Kırtasiyecilikten kurtulmaya çalıştıkça bataklıklar gibi daha çok içine çekiyor bizleri. Bakanlığımızın projeler üzerine entegre ettiği vitrin, il ve ilçe yöneticileri için cazibe merkezi haline geliyor. Nitelikten uzak, şirin görünmek adına sadece nicelikle bir noktaya taşınmaya çalışan okullar her yanıyla arıza veriyor. Okul müdürü eğitim liderliğine giden yolda program geliştirmek yerine günü malayani işlerle geçirdiğinin farkına saat 17.00 olunca varıyor. Kes kopyala yapıştır zihniyetiyle işler birbirinin aynı, kurumlar ise birbirine benzetiliyor. Elin parmak izleri kadar birbirinden farklı bireyler aynı kalıptan çıkarılmaya çalışılıyor. Burada bir kasıt var mıdır? Bunu tam anlamıyla bilmiyorum. Ama birilerinin penceresi eğitim olmayınca bakış açısı ve empati kurma gücü zayıflıyor. Ve maalesef iyi niyetle çıkılmış olsa dahi iş bilmezlikten kaynaklı büyük yaralar alıyor eğitim faaliyetleri ve insan kaynağımız.

Üzgünüm. Hem de gerçekten çok üzgünüm. Düşünsenize, bir derdiniz var. Ülkemin gençlerini; “ muasır medeniyetler seviyesinin üstünde yaşatmak arzusu” yarım kalıyor, insicama uğruyor. Adaletin, liyakatin, ehliyetin, inancın çocukları, söylediklerini yapmıyor, yapamıyor. Yenik düşüyor nefsinin isteklerine ve boyun eğiyor küçücük çıkarlarına… Basit bir örnek: Bakanlığın atama yaptığı bir proje okuluna atanması uygun olmayan başvurular yapılabiliyor. Tamamen kız çocuklarının öğrenim gördüğü bir okula bayan müdire atanması esası varken erkek okul müdürleri bu okulu tercih edebiliyor. Ve ne acıdır ki, bu ilgili okula atama yapılmıyor. Kendine gelince her şeyi mubah sana gelince başkasının hakkını gasp edemeyiz anlayışının vücut bulduğu bir günde kime neyi anlatacaksınız. Derdimiz ülkeye hizmet etmek mi yoksa kendi egomuzu ve kariyerimizi korumak mı? Okul müdürü olsan ne olur olmasan ne! Hiç kimsenin vazgeçilmez olduğunun apaçık beyanıdır mezarlıklar. Bu kadar yozlaşmamalıydık. Bu kadar çıkar ilişkilerinin içinde boğulmamalıydık. Okul müdürü olmak kolay ama eğitim lideri olmak her baba yiğidin harcı değil. Yine de umudumuzu yarınlara taşımak adına bu ülkede çok güzel eğitim liderleri var. Onlar gemileri yaktılar. Onlar ateşten gömleği giydiklerinin farkındalar. Onlar Çanakkale ruhunu özümseyen, Sarıkamış Destanının içeriğini iyi tahlil eden aslan parçaları. Bir avuç yüreği büyük insanın omuzlarında yükseliyor eğitim kurumları ve bakanlık.

Ben, bu kıymetli eğitim liderlerinin karşısında sevgiyle muhabbetle duruyorum. İletişim kanalları açık, insan etiketinden öte hiçbir etiketle uğraşmayan, kurumlarında, okullarında eşit değil adil olan bu güzide ekibin varlığı umut kaynağımızdır. Muhtara kızıp merayı biçmeyen, yarınlarda tarihin sayfalarına altın harflerle yazılmaya aday eğitim liderleri; siz bu ülkenin mihenk taşısınız. Ve iyi ki varsınız. Bakanlığımızın makamlarında oturan herkese sesleniyorum. Makamlarınız saygıyı hak ediyor elbette. Makama saygı unsuru Devlet-i aliye saygı unsurudur. Fakat temsil makamlarındakilere saygı duyuluyor mu, ya da seviliyor musunuz?”, bilmiyorum. Keşke makama duyulan saygı size de duyulsaydı ve sevilebilseydiniz, diyebilseydim. Diyemiyorum. Zira kral çıplak.

Ezcümle okul müdürlüğünden eğitim liderliğine giden yol badireli, çileli, sancılı ve sıkıntılı bir yoldur. Ama bu yolu yürümek büyük şereftir, hasiyettir, namustur, karakterdir. Kadıya bile mülk olmayan o makamlardan kalktığınız gün sokakta selam verebileceğiniz, selamınızı alacak, kelamınızın ağırlığı olacak sohbet edebileceğiniz insanlar olması çok önemli…Bugünün koltuk sevdalılarına uyarı, bulamayacaksınız yarınlarda iki kelam edecek insanı. Dik başlı olmak değildir kastımız. Amacımız dik duruş sergilemektir. Yapabilene selam olsun.

İrfan ERTAV

Yazar

İnstagram: @yazar.irfan_ertav 

Facebook: Uzman Muallim 

G-mail:[email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.