Eğitim; yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme çabası.

Öğretme; kişiye, belli bir ereğe ulaştıracak bilgileri öğretmek işi. 

Yarıyıl tatilinde de çocuklarımızla öğrenme yolculuğumuz devam etmektedir. Örgün eğitimin temsilcisi durumunda olan fiziki mekânlar(okullar, dershaneler vb.)boşaldı çocuklar evlerde diye eğitim faaliyetleri inkıtaya uğramayacak. Öğrenmenin yeri ve zamanı olmaz. Yaşadığı çevrede ya da bulunduğu toplumda oluşan sorunların çözümüne yönelik eylem geliştirme bireyin eğitim yoluyla aldıklarını yaşam alanına transfer etmesi demektir. Her gün üzerine yeni bilgiler ekleyerek yola revan olan neslin bir isteği var. Öğretmek kavramından ziyade eğitim ve öğrenme yolculuğunu yeri geldiğinde öğretmeniyle, yeri geldiğinde de anne babasıyla yapmak. Bu bağlamda yarıyıl tatili eğitimin öğrenme boyutunu insicama uğratmamalıdır. Çocuklar, öğretmek kavramından olabildiğince de uzak tutulmalıdır. Zira öğretmek dayatmak demektir. Halk arasındaki en sade ifadeyle, “ atı zorla suya götürebilirsiniz ama asla zorla su içiremezsiniz”. Bu sebeple de çocuklarımızın öğrenmeye açık, istekli halde bulunmalarına destek verilmelidir. Bu da ancak ve ancak eğitimle, kitaplarla, öğrenme yolculuğunu birlikte yapmakla mümkündür.

Halil Cibran’ın dediği gibi;  
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları onlar.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler.
Ve sizinle birlikte olsalar da size ait değiller.
Onlara ancak örnek olabilir, sevginizi verebilirsiniz. Örnek davranışlarınızla, samimi ve gönülden sevginizle istediğinizi kazanabilirsiniz. 

Zaman zaman yaptıkları davranışlarla sizlerin sabrını zorlayabilirler. Unutmayınız ki, tercih noktasında sizler çocuklarınızı istediniz ve dünyaya gelmelerine aracı oldunuz. Ve yine unutmayın ki, sizin yürüdüğünüz yolun başındalar onlar ve bilmiyorlar. Burada sabırlı olması gereken, iyi rehber yapması gereken sizlersiniz. Temelinde çocuklarınız çoğunlukla size benzerler. Hal böyle olunca da söylediğiniz sözlerin, yaptığınız nasihatlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Çocuklar sözden öte öze, davranışa bakarlar. Hayatın pratiği de bunun üzerine kuruludur. Bizim zamanımızda diye başlayan cümlelerin yeni nesilde bir karışlığı yoktur. Her nesil kendi özellikleriyle gelir ve bu hayatı yaşar. Burada önemli olan toplumun ahlak normlarının, evrensel değer ilkelerinin çocuklara küçük yaşlardan itibaren ilmek ilmek nakış nakış işlenmesi ve sonucunda da olumlu davranışlara dönüşmesi arzulanır.

Kıymetli Büyükler, Değerli Velilerimiz, yarıyıl tatilinde çocuklarınızla gerçekten içini doldurduğunuz zamanlar paylaşın. “Mış” gibi yaparak yaşamayın, böyle bir yaşamı da dayatmayın. Onlara öğrenme yolculuğunu birlikte yaptığınızı hissettirin ve gösterin. Söylemeyin sadece! Bu yolun güzelliklerini sizinle paylaşmanın keyfini sürsünler. Kalıcı davranışlara ancak böyle dönüşür söylemler. Eylemlerle desteklendiği müddetçe nefes alır birey ve sahip çıkar yapılanlara, söylenenlere. Öncelikle basit alışkanlıklar kazanmalarını sağlayın. Mesela, çöp kutusu buluncaya kadar elindeki çöpü cebinde taşımayı, umumi tuvaletten çıkarken sifona basmayı, alışveriş yaparken baktığı kıyafeti geri yerine koymayı, sırada sabırla beklemeyi, otobüste; yaşlıya, hamileye çocukluya, özel durumu olana yer vermeyi, büyüklere laf yetiştirmenin özgüven, küfretmenin büyümek olmadığını, çıkardığı kıyafeti, yemek yediği tabağı toplamayı, misafire hoş geldin demeyi, söz kesmeden İnsanların gözlerinin içine bakarak dinlemeyi, kapalı kapıyı tıklatmayı, gerektiğinde özür dilemeyi, seni seviyorum demeyi sizinle öğrensinler. Müsaade edin sizden öğrensinler.

Gece uyumadan önce kendisi, ailesi, milleti için dua etmeyi, atasına, toprağına, inancına saygı duymayı, para, itibar, makam ile değil ahlâkıyla saygı göreceğini, sahip olduklarının kıymetini bilmeyi, matematiğin, fiziğin formülünü öğrenirken mutlu olmanın da formülünü öğrensinler. İnsanları ezerek, küçümseyerek Yaradan’a ulaşılamayacağını, hâsılı insan olunamayacağını sizden görsün ve öğrensinler. Ez-cümle bizim çocuklarımız üçgenin iç açıları toplamını elbette öğrenecekler ama asıl bilmeleri gereken bu ülkenin iç acıları toplamıdır. Bunu büyükler olarak anne babalar ve biz eğitimciler hiç unutmamalıyız. 

Yukarıda izahatını yapmaya çalıştığım öğrenme yolculuğunun kıymeti ancak ve ancak kitap okuma kültürüyle pekiştirilebilir. Yarıyıl tatilini fırsata dönüştürelim ve hepimizin elinde, koltuğunun altında kitaplar oluversin. Akşamları mutlaka birlikte kitapları tahlil edelim. Birbirimize öyküler anlatalım. Birbirimizden beslenmeye ihtiyacımız var. Çok büyük bir kültürün mirasçılarıyız. Zengin bir dilimiz var. Toplumsal barışa, huzura ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde sirke satmasın yüzümüz, ok gibi vurmasın karşımızdakini dilimiz. Baki’nin beyitiyle;

Avaze-i bu âleme Davut gibi sal,

Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş.

Değerli Veliler Sevgili Büyükler, bu ara tatilde çocuklarımızın yüreklerine bir hoş seda bırakma gayretinizi eksik etmeyiniz. Bunu da öğretmeye dayatmaya kalkmadan yapınız.

Sağlıcakla kalınız.

İrfan ERTAV
Eğitim Lideri - Yazar 

[email protected] 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.