2015 yılında torunumun okuduğu okul olan, Almanya’da bir gimnazyum schule müdürü ile bir araya gelmiştik. Dikkat çeken en önemli husus müdür odasının döşemesiydi. Alman meslektaşımın odası; gösterişten uzaktı. Asılı birkaç tablo. bir iki dolabı, birkaç sandalyeden ibaret, odadaki her şey sade görünüyordu. Aynı durumu ziyaret ettiğim birçok okulda da gördüm.

Bizde müdür odaları çok gösterişlidir. Hatta bazıları bakan, genel müdür odalarından daha fazla gösterişlidir Sanırım bu durum kültürümüzle, düşünce tarzımızla da ilgili olabilir.

Müdür, kendi kahvesini kendi pişiriyor, masasını kendi temizliyor. Hizmetli yok. Okulda da sürekli hizmetli yok. Belediyenin bir temizlik şirketi, okulları temizliyor. O şirket dersler bittikten sonra okulu temizleyip gidiyormuş. Akşama kadar öyle kalıyormuş.

Bizim okullarımızda hemen hemen her okulda birden fazla hizmetli var. Çoğu okullarda memur, sekreter de mevcuttur. Artık okullarımız çok çok temiz.

En önemli farklardan birisi de, bizler kılık-kıyafete, şekle önem verirken, onlar da öğretmenler ve öğrenciler serbest kıyafetle okula geliyorlar. Gerçi şu an meslektaşlarımız da serbest kıyafetle geliyorlar.

1980’li yıllarda yine Almanya’da yeğenimin okuluna gitmiştim. Ben veli olarak giderken bile takım elbise giymiştim. Sınıfta gözüm benim gibi gran tuvalet birisini ararken, kot pantolonlu, deri ceketli, sakallı birisiyle karşılaşmıştım.

Maaşıyla ilgili sorularıma hep kaçamak cevap verdi. Ülkedeki diğer memurlar ile yakın olduğunu söyledi. Bizim ülkemizde pek çok memurun, öğretmenlerden fazla maaş aldığı da bir gerçek.

“Müdür Bey, sizin sadece kendi ülkesinde değil, dünyada sözü dinlenen, bir Başbakanınız var.( Sn. R.Tayyip Erdoğan) Eğitime çok destek oluyor. Ben gözümle gördüm. 

Son birkaç yıl içerisinde ülkeniz çok gelişti. Okullar, akıllı tahtalarla donandı... Okulların istekleri karşılanıyor. Bizde böyle değil. Bir sürü şeyler istedim, çoğu karşılanmadı. Ben birkaç defa Türkiye’ye gittim. Her gittiğimde ülkenizi ve okullarını farklı gördüm, çoğu yönüyle, bizimkilerden daha iyi. Türkiye’ye tekrar gitmek isterim. Bir Alman meslektaşımdan böyle sözler duymak, ülkemiz adına gurur verici.

Almanya’da yeni yapılmış bir okul pek görmedim. Her sınıfta akıllı tahta yok, Bizde ise hızlı şehirleşme sonucu olsa gerek çok yeni okul yapıldı. Her öğrenciye tablet verildi.

Alman meslektaşımın, farklı bir yönü de yabancılara karşı biraz önyargılı davranmasıydı. Türkiye’yi gördükten sonra ülkemizle ilgili.3.Dünya ülkesi algısı değişmiş. Daha önce randevulu görüşeceğini söyleyen aynı müdür, şimdi kolumdan tutarak odasına kahve ikram etmeye davet etmesi, ülkemizin gelişmişliği ile ilgilidir.

Bizim ülkemizdeki müdürler ise, ırkı, rengi, ırkı ne olursa olsun, tüm herkese önyargısız davranır. Suriyeli, Iraklı, Afgan velilerimiz, kendi soydaşlarından farkı yok.

Mevkidaşımla güya İngilizce konuşmaya başladık, Birkaç cümle sonra söylenenleri anlamayınca, yakınım tercüman olarak aramıza girdi. Onlar ana dili gibi İngilizce konuşuyorlar. Biz de çoğu müdürlerimiz konuşacak kadar bir yabancı dil bilmiyorlar.

Yıllar önce yeni müdür yardımcım göreve başladığı gün, “müdürüm, sizin koltuktan, masadan bana da alın”, demişti. Bende ona;” sen koltuk için mi, yoksa hizmet etmek için mi yönetici oldun”,demiştim.

Bizdeki idarecilik çoğunlukla bir hizmet ve saygınlık kazanma arzusuyla, fazladan pek bir ücreti olmadan, fedakârca yapılır. Bunun yanında kart vizite unvan yazdırmak, siyasi ikbale zemin hazırlamak için yapanlar da vardır.

Hangi ülkede olursa olsun, okul müdürlüğü, sorumluluk isteyen, onurlu bir görevdir.

Şemsettin CERAN

Eğitimci-YAZAR-ŞAİR

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.