Öne Çıkanlar Sağlık Bakanlığı öğretmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hazine ve Maliye Bakanlığı memurlar

Memur-Emekli Maaşları ve 3600 Ek Gösterge Açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''HAK-İŞ Konfederasyonumuzun 15. Genel kurulunda sizlerle olmaktan gurur duyuyorum. Genel kurulun HAK-İŞ camiası için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Yaklaşık 47 yıldır azimle sürdürdüğü emek, demokrasi, özgürlük, adalet mücadelesi için Hak-İş'e teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar Hak-İş çatısı altında ter döken, mücadele veren, çalışmalarında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Ülkemiz ekonomisin büyümesinde ve gelişmesinde de Hak-İş'in katkısı vardır. Son 21 yılda Türkiye, milli gelirini 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdiyse, her yıl ortalama yüzde 5,5 büyüme kaydettiyse, satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 11'inci ekonomisi olduysa, iş gücü sayısındaki artışa rağmen istihdamını 32 milyona yaklaştırdıysa, ihracatını 36 milyar dolardan 255 milyar dolara çıkardıysa, hasılı sanayiden turizme, savunmadan üretime kadar her alanda yüz yılın başarılarına imza attıysa bunun gizli kahramanları işçi ve emekçi kardeşlerimdir.

Türkiye bugünlere sadece şehitlerimizin kanlarıyla değil, işçilerimizin aziz ve mübarek alın terleriyle de gelmiştir. Rabbim hepinizden razı olsun diyorum. Ülkem ve milletim adına her birinize Hak-İş nezdinde tüm kardeşlerime buradan şükranlarımı sunuyorum.

Hak-İş, temsil ettiği kitle itibarıyla bizim de sendikamızdır. Kendimizi ülkemizdeki 16 milyonluk büyük emekçi ailesinin bir ferdi olarak görüyoruz. Ailesinin rızkını kaptanlık yaparak temin etmiş bir babanın evladıyım. Gençlik yıllarında İETT'de işçi olarak çalışmış bir kardeşinizim. Daha sonra ticarete atılmış, esnaflık yapmış, rızkını ticarette aramış biriyim. Şafakla beraber uyanmanın, kışın soğuğunda otobüs beklemenin, kalabalıklar arasında işe gitmenin, gazete kağıtları üzerine serilmiş bir sofrada yemek yemenin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Alın teriyle kazanılan paranın ne kadar kıymetli, ne kadar bereketli olduğunu çok iyi bilirim. İşçi kardeşlerimizin evlerine ekmek götürmek için zorluklara nasıl göğüs gerdiklerini de çok iyi bilirim.

Ailemizden, çevremizden öğrendiğimiz, daha sonra kişisel hayatımızda bizzat yaşayarak tecrübe ettiğimiz bu değerler bize hep rehberlik etti. Nereden geldiğimizi aklımızdan çıkarmadık. Mazisini inkar edenlerden, köklerine sırtını dönenlerden olmadık. Ülkemize ve milletimize siyaset yoluyla hizmet mücadelemizi işte bu birikimin, bu hafızanın kılavuzluğunda yürüttük. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren daima sizlerin hakkını vermeye çalıştık. Bizden önce işçilerimizin en önemli meselesi 1 Mayıs'tı. Hemen her 1 Mayıs'ta olaylar olur, kimi zaman da kan dökülürdü. Marjinal örgütler ve illegal yapılar da bu durumu istismar ederdi. Buna 2008 yılında son vererek 1 Mayıs'ı önce emek ve dayanışma günü, ardından da resmi tatil ilan ettik. Ayrıca örgütlenme, sendikal haklar, işçi sağlığı güvenliği konusunda önemli adımlar attık. Çıkardığımız İSG Kanunu, bu alanda tarihi bir reform niteliğindedir. Sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayarak özellikle sağlık alanında herkesin aynı kalitede hizmet alabilmesini temin ettik.

Darbe döneminin mirası olan kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek ayrımcı ve baskıcı uygulamalara biz son verdik. Ücretler konusu en hassas olduğumuz alanların başında geldi. Biz göreve geldiğimizde asgari ücret 184 liraydı, dolar olarak söyleyecek olursak 126 dolara tekabül ediyordu. Bugün asgari ücret 8 bin 500 lira oldu. Dolar bazında bakarsak yaklaşık 440 dolar. Bir başka örnek muhalefetin sürekli ağzına doladığı akaryakıt fiyatlarıdır. 2002'de benzini litre fiyatı 1,5 liraydı. Asgari ücretle 110 litre benzin alınabiliyordu. Aradan geçen yıllarda petrolün varil fiyatı 25 dolardan 77 dolara çıkmasına rağmen bugün asgari ücretle 410 litre benzin alınabiliyor.

Benzer örnekleri birçok başlığa teşmil etmek mümkündür. Hükümetlerimiz döneminde asgari ücret ve diğer ücretlerdeki artış sadece rakamsal değil, reel olarak da alım gücünü kat ve kat yükseltmiştir. Sadece asgari ücret örneği bile iktidarımızın işçisine, memuruna, emeklisine verdiği önemi göstermektedir. Yola çıkarken çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz demiştik. Hamdolsun son 21 yılda bu sözümüze hep sadık kaldık. Küresel ekonomik görünüm veya Türkiye'nin mali şartları ne olursa olsun çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik.

Emeklisinden memuruna, engellisinden şehit yakını ve gazilerimize kadar toplumumuzun tüm kesimlerinin yanında olduk. Ekonomimiz büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden, milletimizin tamamının hak ettiği payı almasını sağladık. Hatta ülkemizin yaşadığı ciddi sıkıntılara, tabii afetlere, küresel ekonomik krizlere, bölgemizdeki çatışmalar rağmen bu hassasiyetimizi koruduk.

Önümüzde memurlarımızın maaş düzenlemesi var. Yasaya göre memurların maaş artış oranları ocak ve temmuz ayında belirleniyor. Biliyorsunuz memura verilen maaş zamlarında enflasyon farkına ilave olarak refah payı artışını biz getirdik. Daha önce böyle bir uygulama yoktu. Sene başında kamu görevlilerinin maaşlarına yüzde 13,5 oranında refah payı ilave ederek toplam yüzde 30 oranında zam yapmıştık. Böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını, reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkarmıştık.

Şimdi temmuz ayında bir adım daha atıyoruz. En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı yine 15 bin liraya çıkararak üzerine de enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. Böylece en düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak.

Memur maaşlarındaki artış otomatik olarak emekliliklere de yansıyacak. Bakanımıza yasal tarih olan temmuza kadar bu çalışmanın tamamlanması talimatı verdim.'' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ''En düşük memur maaşını 22.000 TL seviyesine yükseltiyoruz. Maaşlardaki bu artışları otomatik olarak memur emeklilerimize de yansıtıyoruz. Milletimize hayırlı olsun.'' dedi.

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, ''Depremde, felaketlerde ve HAK-İŞ’in bugünlere gelmesinde emeği geçen, Rahmet-i Rahmana kavuşan yöneticilerimizi, temsilcilerimizi, şube başkanlarımızı, üyelerimizi ve yakınlarını rahmetle anıyor, geride kalanlara Cenab-ı Allah’tan sabırlar diliyorum.

HAK-İŞ, 21 sendikası, 81 il başkanlığı, 250’nin üzerinde şubesi ve 787.747 üyesiyle tüm Türkiye sathında, bütün işkollarında örgütlü ve yetkili bir konfederasyondur.

6 Şubat (2023) gecesinin seher vakti ve akabinde gerçekleşen, yüzyılın felaketi iki deprem, 11 ilimizde, 15 milyon insanımızı etkileyen, asırlar boyu zihinlerden silinmeyecek bir felakettir. 51 bine yakın canımızı kaybettik. 100’in üzerinde HAK-İŞ üyesi felaketi bizzat yaşadı. 250 milyonun üzerindeki ayni ve nakdi yardım için bölgeye koştuk.

Her vakit tetikte olmak, temkinli davranmak zorundayız. Vakit, uyanık olma vaktidir. Doğal felaketlerin yaralarını sarmak için aklımız ve azmimiz var. Bizi asıl korkutan felaket; gıyabımızda tezgahlanan, tasarlanan, yapay depremlerdir.

Felaket senaryolarını kuytu köşelerde yazıyorlar ve uygulamaya koymaya çalışıyorlar. Çoğu zaman, doğal felaketler kadar yıkıcı, ayrıştırıcı, birlik ve bütünlüğümüzü tarumar edici, huzur ve güvenliğimizi talan edici tuzaklar gizlice önümüze bırakılıyor, mayınlar yolumuza döşeniyor. Bizi yıkmak için, birliğimizi beraberliğimizi bozmak için, içeride de, dışarıda pusuda bekliyorlar.

Biliyoruz ki; yeni yüzyıl güçlü iktidarların ve onun sonucu ortaya çıkan güçlü devletlerin yüzyılı olacaktır. Bu güçlü liderlik ve bu liderliğin sağladığı istikrarlı bir yönetim Türkiye yüzyılının anahtarıdır. Türkiye Yüzyılı aynı zamanda Emekçinin de Yüzyılı olacaktır.

Kriz sürecinde maaşlardan alınan vergi oranlarının %10 oranında tutulmasını, kayıt dışı istihdam ve işsizlikle etkin bir mücadele yürütülmesini, taşeron çalışanların kadroya alınmasını, Kamu Çerçeve Protokolü’ne yerel yönetimlerin dahil edilmesini, 696 sayılı KHK ile kadroya geçen emekçiler için tayin, becayiş ve nakil sorunlarının çözülmesini, mevsimlik kamu işçilerinin hizmet akitlerinin askıda olduğu sürelerde hak kayıplarının engellenmesine yönelik hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesini, mahalli idarelerin iştiraklerinde/şirketlerinde çalışan işçilere yılda 52 günlük ilave tediye ödenmesini, belediyeler, belediyelere bağlı kuruluşlar ve belediye şirketlerinde çalışanların da enflasyon farkı, enflasyon farkına ilave artışlar ve iyileştirmelerden İstisnasız olarak yararlanmasını talep ediyoruz.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.